Bayraktar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, referandum sürecinde Trabzon'da, seçim döneminde de Giresun'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelerek, birliğin içinde bulunduğu durumdan kurtulmasına yönelik görüşmelerde bulunduğunu anımsattı. 

 

     Yapılan görüşmelerin ardından bölge milletvekillerinin de desteğiyle, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile ortak bir metin hazırlayarak bunu Hazineye sunduklarını vurgulayan Bayraktar, hazırladıkları metne göre Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) birliğe aylık 2 bin 500 tonluk partiler halinde toplam 50 bin ton fındık vereceğini hatırlattı. 

 

     Bayraktar, ''Bu, birliğe bağlı Entegre Fındık İşleme Tesisi'nde (EFİT) işlenecek ve mamul madde olarak piyasaya sürülüp birliğin üreticiye oylan borçlarını ödeyerek düzlüğe çıkacaktı. Mutabakat metni bu şekilde olmasına rağmen Bakanlar Kurulu'ndan çıkan kararnameye göre 1,10 liradan fındığı alacağız ancak yağ yapabileceğiz. Ayrıca bunu Hazine kontrol edecek ve yağ dışında ürün işlediğimiz tespit edilirse aldığımız fındığı 2008 fiyatından yani 4,00-4,50 liradan geri ödemesini yapacağız. Kararname bizim bakanlığa gönderdiğimiz metnin yanından dahi geçmiyor'' dedi. 

 

     Bayraktar, Kararnamenin mevcut haliyle birliğe hiçbir katkı sağlamayacağını, üzerinde değişiklik de yapılamayacağı için yeni bir kararname çıkarılması gerektiğini anlatarak, şunları söyledi: 

 

     ''Her şey netken, sektörün diğer buradan nemalanan ancak fındık konusunda samimi olmayan temsilcileri 'birliğe fındık veriyorsunuz ama bunlar fındığı EFİT'te işlemez piyasaya sürer' diye yaygara yaptılar. Aklımıza bu kararnamenin siyasilere yanlış aktarıldığı geliyor. Böyle bir metne bir siyasi iktidar durup dururken niye imza atsın? Düşünsenize kamuoyunu ilgilendiren bir birlik var ve siyasiler her gün 'birliğe sahip çıkacağız' diye açıklama yapıyor ama çıkan metin bunu desteklemiyor. FİSKOBİRLİK'in düzlüğe çıkarılması için hazırlanan kararnamenin yanlış çıkarılmasında sanayicilerin yüzde yüz parmağı vardır. Ben bunu ispatlamamam ama konuyla ilgili çok yakın tarihten örnek verebilirim. Birliğin TMO'dan fındık alıp mamul olarak işlemesi gündeme geldiği zaman bütün sanayiciler, herkes ayağa kalktı. FİSKOBİRLİK'in bu fındığı piyasaya sürme ihtimali olduğu, dolayısıyla bunun piyasayı bozacağı, üreticinin mağdur olacağı, gelecek sezon fındığına etki edeceği söyleniyordu. Ancak TMO kısa bir süre önce 2 günde piyasaya 10 bin ton fındık sattı. FİSKOBİRLİK'in işleyerek piyasaya ayda 2 bin ton mamul madde olarak fındık satacak olmasına kıyameti koparanlar, TMO'nun piyasaya 2 günde 10 bin ton fındık vermesine ses çıkarmıyor. Şimdi bu arkadaşlarımıza sormak lazım bu piyasayı bozmuyor mu? Hem de kabuklu sattı. Kimsede ses var mı? yok.'' 

     

     -''HERKES KENDİ CEBİNE BAKIYOR''- 

     

     Üreticinin mağdur olacağını düşünen sanayicilerin fındık konusunda samimi olmadığını savunan Bayraktar, herkesin kendi cebine baktığını ileri sürdü. 

 

     Bayraktar, ''Sanayici kesimi hükümete 'fındık fiyatı yüksek olmasın yurt dışına satamıyoruz' diyordu ama birlik fındık almaya kalkınca, 'fındık fiyatı aman düşmesin üretici mağdur olmasın' dediler. Şimdi aynı sanayiciler 'fiyatlar biraz makul olsun fındık satamayız' diyor. Bu adamların kendi stoklarında fındık varsa, pozisyonlarına uygunsa fındık fiyatı düşmüş ya da çıkmış umurlarında değil. Bu arkadaşlarımızın ne fındık üreticisiyle ne de fiyatıyla ilgili samimi düşünceleri var. Aslında kendi açılarından bu adamlar haklı ticaret yapıyorlar ve kendilerini düşünüyorlar'' diye konuştu. 

 

     Ziraat odalarının da fındıkla ilgili konularda sürekli açıklama yapmasına rağmen TMO'nun piyasaya fındık satmasına yönelik hiçbir açıklama yapmadıklarını anlatan Bayraktar, şunları kaydetti: 

 

     ''Ziraat odalarından TMO'nun piyasaya verdiği 10 bin ton fındıkla ilgili hiç açıklama duydunuz mu? Bu arkadaşlarımız üretici temsilcisi değil mi? Maalesef birileri tarafından fındıkla ilgili sistemin oturtulması istenmiyor. Çünkü oturmamış bir düzen tek tek zayıf üretici ile çok güçlü sanayiciyi karşı karşıya getiriyor. Bu zayıf üreticiyle güçlü sanayicinin pazarlık yapması isteniyor. Böylece üretici aleyhine bir durum oluşuyor. Bununla ilgili kararname sürecini örnek gösterebiliriz. FİSKOBİRLİK zayıf vurun abalıya, bütün sorumlulukları yükleyin, amenna ama bu oyunu üretici bozacaktır. Biz bu konuda enerji sarf ediyoruz ancak kendimizi de biraz yalnız hissediyoruz.''

     

     -''BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN SAMİMİYETİNE GÜVENİYORUM''- 

     

     Bayraktar, fındığın Türkiye için son derece önemli bir ürün olduğunu, Sakarya'dan Artvin'e kadar bölgedeki insanları birebir ilgilendirdiğini ve geçimlerini fındıkla temin ettiklerini vurgulayarak, açıklamasını şöyle sürdürdü: 

 

     ''Fındık ve FİSKOBİRLİK meselesinin sağlam bir zemine oturtulması lazım. Hükümet ve sayın Başbakanımız fındıkla ilgili çok ciddi kaynak aktarıyor ama maalesef bu kaynaklar verimli kullanılamıyor. Kararnamenin düzeltilmesi mümkün olmadığı için istediğimiz şekilde yeniden çıkarılmasını istiyoruz. Bunun için de Bakanlar Kurulu'nun oluşması gerekiyor. Bu sürecin ardından meseleyi hükümet nezdinde gündeme getireceğiz. Hem Ali Babacan, hem de sayın başbakanın bu kararnamenin içeriğini gördüklerinde düzelteceklerini düşünüyorum. Ben sayın Başbakanın FİSKOBİRLİK'in sıkıntılarını çözmek istediğini gayet iyi biliyorum. Onun samimiyetine de güveniyorum ve bunu iş olsun diye söylemiyorum. Yeter ki doğru bilgilendirilsin. 

 

     Eğer yeniden bir kararname çıkarılmazsa radikal kararlar alıp birliği düzlüğe çıkaracağız. Basında yer alan 'kararname olmazsa birlik işçi çıkaracak' yönündeki söylemler sanki birlik yönetiminin hükümete mesaj yollaması gibi algılanıyor. Bizim derdimiz böyle bir şey değil. Çalışanlarımızı mağdur etmek istemiyoruz. Ancak şu durumda EFİT'te işten çıkarmalar söz konusu olacaktır. Birliğin düzlüğe çıkması için bunu yapmalıyız. Çünkü birliğin aylık 2 milyon lira cari gideri var ve bu yükü taşıma şansı yok. Tünelin ucundaki ışığa desteksiz ulaşacaksak kesinlikle personel sayımızı azaltacağız.''