Güç, okul kantinlerinde gazlı-kolalı içecekler ve cips satışının yasaklanması konusunda yayınlanan genelgeye ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, buna genel yapısı bakımından çok olumlu baktıklarını, ancak burada, ''üretilen gıdaların bir kısmı zararlıdır, bir kısmı yararlıdır'' gibi bazı kavram kargaşası yaşandığını söyledi. 

 

     Türk Gıda Kodeksine uygun yapılan her ürünün hiçbir şekilde sağlığa zararlı olmadığını, bu yöndeki spekülatif ifadeleri önlemek istediğini dile getiren Güç, şunları kaydetti: 

 

     ''Sağlıklı, dengeli beslenme için dikkat edilecek hususlar, öncelik verilecek ürünler başka bir şey. Burada öncelikli olanlar ifade edilirken, 'bunlar yararlıdır, diğerleri zararlıdır' gibi zımnen bir ifade çıkıyor. Bunun böyle anlaşılmaması gerekiyor. Kritik ifade şu; 'dengeli ve yeterli beslenme için öncelikleri olan gıda ürünleri ve içecekler vardır'. Beslenme bilinci olan herkesin çok kolay anlayacağı bir şey. Okul kantinlerinde böyle önceliklere, örneğin süt, ayran, meyve suyu, taze meyve vesaire gibi sıralandığı zaman bu gerçekten dengeli ve yeterli beslenme için öncelikli olan, olmazsa olmaz... Bunların mutlaka bulunması zorunlu. Avrupa'da birçok ülkede bunların bulunması zorunlu, diğerleri ihtiyaridir. Okul kantininde, annesinin babasının kontrolünde olmayan bir çocuk, muhakkak öncelikleri sıralanmış ürünlere erişmelidir.'' 

     

     -''SPEKÜLASYONA MEYDAN VERMEMEK LAZIM''- 

     

     İlgili kamu kuruluşları ile bu konuda bilgi alışverişi yaptıklarını, Türkiye'de kurulan beslenme platformu ile yakın temas halinde olduklarını anlatan Güç, ''MEYED bu sektörün ürünlerinin insan sağlığına, insanların yeterli ve dengeli beslenmesine uygunluğunu anlatmaya çalışır. Meyve suyunun sütten sonra temel gıda sınıfına girecek bir vasfı vardır'' dedi. 

     Olaya sadece dengeli beslenme açısından bakmak gerektiğini, ''şu ürün kötüdür, bu ürün iyidir'' demenin yanlış olacağını vurgulayan Güç, ''Her ürünü fazla tüketirseniz kilo alırsınız. Bütün gıda maddelerinin obezite ile ilişkisi tamamen ne kadar tükettiğinizle ve buna karşılık ne kadar enerji harcadığınızla ilgilidir. Spekülasyona meydan vermemek lazım'' diye konuştu. 

     

     -''ŞU ANDA AVRUPA'DA OLUŞAN BOŞLUĞU KARŞILIYORUZ''- 

     

     Türkiye'de kişi başı meyve suyu tüketiminin yıllık 13 litreye ulaştığını, son 10 yılda yıllık ortalama yüzde 13-15 büyüme gösterdiğini söyleyen Güç, Avrupa ortalamasının 25 litre, dünya ortalamasının 6 litre olduğunu, Türkiye'nin refah toplumlarının henüz gerisinde bulunduğunu kaydetti. 

 

     Türkiye'nin meyve suyu konsantresi ihracatı hakkında da bilgi veren Güç, şunları kaydetti: 

     ''Avrupa'daki kriz dolayısıyla 2009 yılında meyve suyu ihracatımız 105 milyon dolara gerilemişti, geçtiğimiz yıl bu rakam 200 milyon doların üzerine çıktı. Avrupa'da krizin etkisiyle tarıma dayalı sektörlerin tümünde gerileme gösteriyor. Bunların hepsi çok büyük sübvansiyonlarla ayakta duran sektörlerdi, Avrupa'da şimdi bu sübvansiyonları karşılayacak bütçe oluşturulamıyor. Dolayısıyla ömrü dolmuş birçok tesis ve şirket kapanıyor. Bu bir boşluk yaratıyor. Şu anda biz bu boşluğu karşılıyoruz ama yakın gelecekte bu talepler 3-4 misline çıktığı zaman, ki çıkacak, bizim meyve üretimimizi geliştirmemiz lazım. Bunun için de verilen teşviklerin daha bilinçli yapılmasını, anahtar çözüm sözleşme modeline ağırlık veren teşvik sistemi olmasını istiyoruz.''