Türkiye'de Tarım Finansmanı Konferansı
-BDDK Kurul Üyesi Can Akın Çağlar:
-''Türkiye'deki tarım sektörüne kullandırılan krediler, 2003 yılında 2,6
milyar lira
iken, 2011 yılının sonunda, 10 kat artarak, 29,3 milyar liraya ulaştı''
-''Veriler bize göstermektedir ki, bankacılar açısından tarım sektörü takibe
dönüşüm
oranlarından endişe edilecek bir sektör değil''
-''Kesintisiz finansmana gücü yetmeyen veya cesareti olmayan bankalar
kesinlikle bu
işin içerisine girmesinler. Çünkü tarım, ticari sektörde olduğu gibi zaman
zaman
kredilerin durdurulması zaman zaman kredilerin tekrar genişletilmesi gibi
bir lüksü
kaldıracak bir sektör değildir''
İSTANBUL (A.A) - Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK)
Kurul Üyesi Can Akın Çağlar, Türkiye'deki tarım sektörüne kullandırılan
kredilerin 2003 yılında 2,6 milyar lira iken, 2011 yılının sonunda, 10 kat
artışla, 29,3 milyar liraya ulaştığını belirterek, ''Veriler bize göstermektedir
ki, bankacılar açısından tarım sektörü takibe dönüşüm oranlarından endişe
edilecek bir sektör değil'' dedi.
Çağlar, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Türkiye Bölge Ofisi
tarafından düzenlenen ''Türkiye'de Tarım Finansmanı'' konferansının açılışında,
Türkiye'deki tarımsal gayrisafi hasılanın, toplam hasılanın yaklaşık yüzde 9'una
denk geldiğini kaydetti.
Tarımın kamu ve özel sektör tarafından finanse edildiğini dile getiren
Çağlar, son 10 yılda hükümetin Türkiye'deki tarıma yaklaşık 36 milyar lira
tarımsal hibe desteği sağladığını, 2012 için bunun 4,2 milyar dolar civarında
olacağını söyledi.
Çağlar, yakın geçmişe kadar tarımın finansmanının yalnızca ''tohumun toprağa
düşmesinden ürünün hasat edilmesine kadarki süreç'' olarak algılanması
anlayışından bugün ''tarladan tabağa'' denen bir yöntemle finanse edilmesinin,
tarımı finanse edenler açısından memnun edici olduğunu ifade etti.
Finansman açısından tarım sektörünün bankalar açısından öne çıkmamasının
nedenlerini, ''tarım sektörünün karlı görülmemesi'', ''diğer kredi segmentlerine
göre tarım sektörünün daha riskli görülmesi'' ve ''tarımsal müşterilere ulaşacak
şube penetrasyonunun olmaması'' şeklinde sıralayan Çağlar, ''Ancak bugün gelinen
noktada tarım sektöründeki potansiyel nedeniyle birçok bankanın tarıma hizmet
götürmeye başladığını, önemli kredi portföyleri oluşturduğunu, bazı bankaların
birçok farklı tarımsal ürünlere yer verdiklerini görmek memnuniyet verici'' dedi.
Çağlar, şu bilgileri verdi:
''Türkiye'deki tarım sektörüne kullandırılan krediler, 2003 yılında 2,6
milyar lira iken, 2011 yılının sonunda, 10 kat artarak, 29,3 milyar liraya
ulaştı. Bu süre içerisinde Türk bankacılık sektörünün diğer segmentlere
kullandırdığı krediler yaklaşık 13 kat artarken, tarım sektörü göreceli olarak
daha az, 10 kata yakın arttı. Bankalarımızca tarım sektörüne kullandırılan
kredilerin toplam krediler içerisindeki payına baktığımızda ise 2003-2011 yılları
arasındaki periyotta yüzde 4 civarında olduğunu görüyoruz. Türk tarımı, son
yıllarda önemli ölçüde mesafe kat etmesine rağmen bankalarımız tüm sektörlere
kullandırdıkları kredilerin yalnızca yüzde 4'ünü tarıma ayırmaları, bu sektörü
henüz keşfetmedikleri sonucuna bizi ulaştırmaktadır.
Bugüne kadar diğer sektörlere kullandırılan kredilerin takibe dönüşüm
oranıyla, bankalarımızca tarıma kullandırılan kredilerin takibe dönüşüm oranını
10 yıllık periyotta mukayese ettiğimizde, ya hep sektörün diğer kredilerin takibe
dönüşüm oranının altında kaldığını ya da ancak başabaş noktada olduğunu
görüyoruz. Rakamsal olarak, 2002 yılında Türk bankacılık sektörü toplam
kredilerinin yüzde 17,8'ini takibe dönüştürmüşken, tarıma kullandırılan
kredilerin yalnızca yüzde 4'ü takibe düşmüş. 2005 yılında, bankacılık sektörünün
kullandırdığı kredilerin yüzde 4,8'i takibe girerken, tarıma kullandırılan
kredilerin takibe dönüşüm oranı 2,1 olmuş. 2008 yılına geldiğimizde, sektör 3,7
takibe dönüşüm oranıyla çalışırken, tarımsal takip oranı 3,2 olmuş. 2011 yılına
geldiğimizde, sektörün takip oranı 2,7, tarımsal takip oranı ise 2,9 olmuş. 10
yıllık periyotta baktığımızda aslında tarım zihinlerimizde yer aldığı kadar
korkulacak, riskli addedilecek bir sektör olmadığını rakamsal değerler ortaya
çıkarıyor. Bu veriler bize göstermektedir ki, bankacılar açısından tarım sektörü
takibe dönüşüm oranlarından endişe edilecek bir sektör değil.''
-''Tarımın finansmanı sadece kamunun üzerine bırakılmamalı''-
2011 yılında 29,3 milyar liralık kredinin yüzde 75'inin kamu bankaları,
yüzde 15'inin özel bankalar, yüzde 8'inin katılım bankaları ve yüzde 2'sinin
katılım bankaları tarafından kullandırıldığını anlatan Çağlar, Ege, Akdeniz,
Marmara, İç Anadolu Bölgesi'nin toplam tarımsal kredilerin yüzde 75'ine yakınını
kullandığını kaydetti.
Çağlar, kamu ve özel bankaların tarım sektörünün finansmanında birbirini
tamamlar nitelikte olduğunu dile getirerek, tarımın finansmanının sadece kamunun
üzerine bırakılmaması gerektiğini söyledi.
Tarımın finansmanında bankacıların izlemesi gereken yola ilişkin olarak da
Çağlar, şu değerlendirmelerde bulundu:
''Özellikle küçük işletmelerin, istedikleri kadar değil, üretimin
gerektirdiği kadar, karlılığın sağlandığı ölçüde finanse edilmesi, orta ve uzun
vadede tarım sektörünün varlığı açısından son derece önemlidir. Bankalarımızca
aktarılacak kaynaklar, doğru yatırımcıya doğru zamanda doğru miktarda ve fakat en
önemlisi kesintisiz kaynak sağlayacak şekilde kurgulanmalıdır. Kesintisiz
finansmana gücü yetmeyen veya cesareti olmayan bankalar kesinlikle bu işin
içerisine girmesinler. Çünkü tarım öyle bir sektördür ki, ticari sektörde olduğu
gibi zaman zaman kredilerin durdurulması zaman zaman kredilerin tekrar
genişletilmesi gibi bir lüksü kaldıracak bir sektör değildir.
Üretime yönelik kontrollü ve projeli kredilendirme tarım sektörünün
kredilendirilmesi açısından son derece önemlidir. Üreticilerin ödeme güçlerine
uygun, tarımsal döngüye uygun kredilendirmek gerekir. Bankacılıktaki bildiğimiz
risklerden biri vade riskidir. Bu vade riskinin tarımsal döngüye uygun
planlanmaması, tarımsal takip oranıyla bankalarımızın karşılaşması anlamına
gelecektir. Bundan dolayıdır ki, bankalarımız tarıma girerken son derece
uzmanlaşmış ekipleriyle finanse ettikleri portföyü tarımsal döngüsüne uygun bir
finansal model geliştirmek zorundadırlar. Tarımda, ticari finansmanda sağlandığı
gibi standart finanse etme uygulaması çok doğru bir uygulama değildir.
Özellikle ülkemizdeki miras hukuku dolayısıyla bölünmüş olan tarım
arazilerinde ölçek ekonomisine ulaşmanın zorluğu göz önüne alındığında birçok
çiftçiyi bir araya getirecek, ortak üretim, ortak pazarlama kültürünü oluşturacak
sözleşmeli üretim modelini mutlaka bankalarımız çiftçilerimizi yönlendirmelidir.
Bankalarımız çiftçilerimizi, sanayicinin KOBİ'sine karşı tarımsal orta ve büyük
işletme diye adlandırdığımız TOBİ ölçüsüne gelmeleri konusunda yönlendirmeli,
cesaretlendirmeli ve onlara bu doğrultuda proje ürettirmelidir.''
-''Türkiye'deki tarım sektörü güçlü büyüme potansiyeline sahip''-
EBRD Türkiye Direktörü Michael Davey de tarım konusunda hükümet tarafından
kapsamlı bir reform programı başlatıldığına değinerek, amacın, daha etkin ve daha
iyi rekabet edebilir tarım üretimi sağlamak olduğunu söyledi.
Türkiye'de bu konuda yapılacak daha çok şey olduğunu dile getiren Davey,
krediye ulaşmaktaki zorluğa işaret ederek, ekipman talebi olmasına rağmen,
finansman sağlanamadığını belirtti.
Davey, Türkiye'de güçlü bankacılık sektörü olduğunu kaydederek, ''Ziraat
Bankası olmasaydı tarım kredilerine erişimde azalma görülürdü'' dedi.
Türkiye'deki tarım sektörünün güçlü büyüme potansiyeline sahip olduğunu
vurgulayan Davey, Türkiye'deki bankaların ürünler konusundaki yaklaşımını tarım
sektörüne ayarlayabileceğini dile getirdi.
|