Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği'nin 35. kuruluş yıldönümü
-Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker:
-''(Okul sütü projesi) bu tarz siyaset, bunu sulandırmaya çalışmak aslında
süte su katmaktan daha kötü bir şey''
-''Çiftçilerin bir kısmının sıkıntısı var, temel problem faaliyetlerini çok
küçük bir tarım alanı içerisinde yapılmasından kaynaklanıyor''
-''Mutlaka bu sorunu çözmemiz lazım. Bu sorunu çözmeden çocuklarımızın bu
topraklarda verimli bir çiftçilik yapması mümkün olmayacak''
ANKARA (A.A) - Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker,
Okul Sütü projesinin öğrencilerin sağlıklı beslenmesine önemli katkı sağlayan bir
proje olduğunu belirterek, ''Bu tarz siyaset, bunu sulandırmaya çalışmak aslında
süte su katmaktan daha kötü bir şey'' dedi. Eker, Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği'nin 35. kuruluş
yıldönümü dolayısıyla Büyük Anadolu Oteli'nde düzenlenen toplantıda yaptığı
konuşmada, Türkiye'de tarım kredi kooperatifçiliğinin 149 yıllık bir geçmişe
sahip olduğunu söyledi. Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği'nin geçen yıl büyük kısmı
çiftçinin ihtiyaç duyduğu ayni krediler olmak üzere, ortaklarına 3 milyar 900
milyon lira tutarında kredi kullandırdığını anlatan Eker, bu yapıyı daha verimli
hale getirmek, işleyişini kolaylaştırmak amacıyla hükümet olarak üstlerine düşeni
de yaptıklarını söyledi. Daha önceden birbirini tanımayan, görmeyen insanların birbirine kefil olmak
suretiyle borç altına girdiklerini ve ödenmemiş krediler nedeniyle yüksek tutarda
borçlar bulunduğunu belirten Eker, Tarım Kredi Kooperatifleri'nin yapısını ıslah
edecek, düzenlemeler yaptıklarını ve bu sıkıntıları düzelttiklerini, yapıyı işler
hale getirdiklerini kaydetti. Bundan 10 yıl önce Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri'nin 300 milyon
civarında kredi kullandırdığını ve uygulanan faizin yüzde 68'lerde olduğunu
anlatan Eker, bugün ise 3 milyar 900 milyon liralık kredi kullanıldığını,
hükümetin verdiği sübvansiyonlar, yaptığı katkılarla, faiz oranlarının yüzde 0
ile 5 arasında olduğunu, kullandırılan kredinin de yüzde 98,5'inin geri tahsil
edilebildiğini ifade etti.
Türkiye'de çiftçinin diğer bütün faaliyet alanlarından farklı olarak, daha
fedakarlıkla, daha sıkıntıyla ve eziyetle üretim yaptığını belirten Eker, tarımın
ve hayvancılığın mesaisinin olmadığını, bütün bu sıkıntı karşılığında da
gelirinde diğer faaliyetlerin gelirlerinden daha az olduğunu söyledi. Tarım sektörünün ve çiftçinin gelirlerinin muhakkak suretiyle artırılması ve
faaliyetlerinin desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Eker, kendilerinin de
çiftçinin desteklenmesi yönünde programlar geliştirdiklerini ve bir strateji
belgesi hazırladıklarını kaydetti.
-Tarımsal desteklemeler-
Çiftçiye 2012 yılı için ödeyecekleri nakit tarımsal desteğin 7,5 milyar
liraya yakın olduğuna işaret eden Eker, bunun 3,5 milyar lirasına yakını 11 mayıs
tarihi itibarıyla ödediklerini bildirdi. Bakan Eker, şöyle devam etti:
''Bu ay içerisinde yaklaşık 1,5 milyar lira daha ödüyoruz. Bunun önemli bir
kısmı, yaklaşık 700 milyon lirası yağlı tohumların prim desteği, yaklaşık 600
milyon lirası da hayvancılık destekleri. 7,5 milyar liralık nakit desteğin bu ay
sonu itibarıyla 5 milyar lirasını ödemiş olacağız. Haziran ayında da 1 milyar
liraya yakın ödeme yapacağız. Haziran sonu itibarıyla yıl içinde ödeyeceğimiz
toplam desteklerimizin yüzde 90'ını ödemiş olacağız. Bizim tarıma yaptığımız katkı ve destek sadece nakit destekten ibaret değil,
yatırımlar var, faiz sübvansiyonları var. Tarım Kredi Kooperatifleri piyasa
faizlerinden daha düşük faiz kullandırıyor. Ziraat Bankası'nın faizleri yüzde 5,
bazılarında yüzde 0 alıyor. Onun faizini kim ödüyor- Biz ödüyoruz. Yani Ziraat
Bankası kendi kasasından bunu ödemiyor. Hükümetin verdiği parayla oluyor bu da
destek. TMO, ÇAYKUR, EBK ve buna benzer çiftçinin ürünlerini satın alan devlet
kuruluşları dünya piyasasındaki fiyatlarla bu ürünleri almıyor, daha yüksek
fiyata alıyor. O fark hükümet tarafından ödeniyor. Biz o desteği vermezsek o
görev zararını karşılamazsak dünya fiyatından alacak. O zaman üretici, o
faaliyeti sürdüremez.''
-Tarım arazilerinin bölünmesi-
Çiftçilerin bir kısmının sıkıntısı olduğunu bildiğini belirten Eker, ''ama o
kardeşlerimizin temel problemi o faaliyetin çok küçük bir tarım alanı içerisinde
yapılmasından kaynaklanıyor, başka bir şeyden değil. Yani 5 dekar, 10 dekar 20
dekar, 50 dekarda üretim yapsanız, ne ekerseniz oraya ne biçerseniz, ne elde
ederseniz, o sizin karnınızın doyuracak miktar olamaz'' diye konuştu.
Dünyada İngiltere'de bir çiftçinin ortalama arazisinin 530-540 dönüm,
Fransa'da 520 dönüm, İspanya'da 240 dönüm olduğuna dikkati çeken Eker, Türkiye'de
ise bunun 60 dönüm olduğunu bildirdi.
Çiftçinin bununla rekabet edebilmesinin mümkün olmadığını dile getiren Eker,
''Mutlaka bu sorunu bizim çözmemiz lazım. Bu sorunu çözmeden bizim çocuklarımızın
bu topraklarda verimli bir çiftçilik yapması mümkün olmayacak bunu bilelim''
dedi.
-Okul sütü projesi-
Tarım sektörünü daha iyi bir noktaya götürmek, hedefleri büyütmek amacıyla
yeni projeleri hayata geçirdiklerini anlatan Eker, şunları kaydetti:
''Yeni projeler hayata geçiriyoruz, onu da sulandırmaya çalışıyorlar. Biz
dedik ki çocuklarımız sağlıklı, dengeli beslensin. Eğer gelişme yaşındaki
çocuklar yeteri kadar kalsiyum, mineral, vitamin, hayvansal protein almazsa bu
çocukların bedensel, zihinsel gelişmeleri yeteri kadar olmaz. Biz her gün 200
mililitre süt verdiğimizde bir çocuğun vitamin, kalsiyum, hayvansal protein
ihtiyacının yüzde 30'unu karşılamış oluyoruz. Bunu yapmazsanız çocuklar okullarda
gazlı, boyalı renkli şekerli, asitli içeceklere eğilim gösteriyor, reklamların
başka şeylerin tesiriyle ve sağlıksız obez yani şişmanlamaya müsait ama gerçekte
temel ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelme riski oluyor.''
Kendilerinin bunu düzenlemek ve düzeltmek amacıyla hem üreticiyi, hem
sanayiciyi, hem tüketiciyi destekleyecek bir proje olarak hayata geçirdiklerini
anlatan Eker, Türkiye tarihinde ilk defa 7 milyon 200 bin öğrencinin tamamına süt
dağıttıklarını ifade etti. Süt dağıtımının 2001-2002'de 4 ilde pilot uygulama olarak uygulandığını
anlatan Eker, şu değerlendirmelerde bulundu:
''2001-2002'de 4 vilayette 500'ün üzerinde çocuk hastanelere gidiyor, o
pilot uygulamayı yapıp bununla karşılaşanlar o gün olanları unutmuşlar, o gün
olanları söylemiyorlar, diyorlar ki 'çocuklara kalitesiz süt verdiniz'. Şimdi
şurada oturup bir şey konuşup, öbür tarafta oturup da başka bir şey konuşmak
bizim muhalefete herhalde mahsus bir şey. Dünyada böyle bir şey olmaz, bu doğru
değil. Bu tarz siyaset, bunu sulandırmaya çalışmak aslında süte su katmaktan daha
kötü bir şey, çünkü gerçekte Türkiye'de sağlıklı beslenmeye önemli katkısı olan
bir proje.'' Okul sütü projesinin doğru bir proje olduğunu ve bunu uygulamaya devam
edeceklerini belirten Eker, çocukların süte hassasiyetlerinin olabileceğini ya da
sütü tüketim alışkanlığı edinmediklerinden ötürü bu tür sıkıntılar olabileceğini,
geçmişte de aynı şikayetlerin olduğunu, bu sorunlar ortaya çıktığı için de böyle
bir projeden vazgeçmelerinin mümkün olmadığını söyledi.
|