Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 10 Mayıs 2024 Cuma
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  HABERLER » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler
 

Pembe devrim!

Çerkezköy’de 50 yıl pembe domates yetiştiren merhum Hafize Baliç’in evladiyelik tohumları Avniye ve Mehmet Tansuğ çiftinin kurduğu Pembe Domates Ağı sayesinde 8 yılda Türkiye’nin dört köşesine dağıldı. Pembe domates tohumları şimdi yerel ve doğal tarımda dönüşümün başını çekiyor


Avniye ve Mehmet Tansuğ çifti, Hafize Baliç’in çocukları tarafından kendilerine hediye edilen üç tohumla pembe domates macerasına başladı. Çift, Pembe Domates Ağı (PDA) adlı internet sitesini kurarak deneyimlerini dostlarıyla paylaşmaya başladı. Kısa sürede Türkiye’nin pek çok şehrinden pembe domates üretmek isteyenler ağa katılınca Tansuğ çifti ve dostları kendi domateslerinden çıkan tohumları paylaşmaya başladı. Sekiz yıl içinde üye sayısı 2 bin 800’ü geçen PDA aracılığıyla evinin balkonunda, bahçesinde ya da tarlasında pembe domates üretmek isteyenler tohum temin edebiliyor.

GDO’ya karşı bilinç oluştu
Amaçlarının ticari kaygı gütmeden, interneti de işin içine katarak doğal ve yerel tohumların paylaşılmasını sağlamak ve balkon tarımını geliştirmek olduğunu belirten Mehmet Tansuğ, “Doğallığını bozmadan, ilkelliğini koruyarak, toprağına katkı maddeleri karışmadan üretilen tohumlara evladiyelik deniyor. Bu tohumlar çok kıymetli. İşin püf noktası ürünü metalaştırmamak. Pembe domatesler tabii ki yerel pazarlarda alınıp satılıyor, ancak kabuğunun ince olmasından dolayı uzak mesafelere götürülemiyor.
Pembe Domates Ağı etkin hale geldikten sonra çiftçilerde bu konuda bilinçlendi. Bugün pembe domatesin ne olduğu öğrenildi ve GDO meselesi gündeme geldiğinde direnci örgütleyenler pembe domates örneğinden çok faydalandılar. Her mevsim paket tohum alarak ekmeye çalışıyorlardı.
 
Ancak bunlar genetiğiyle oynanmış hibrit tohumlar ve bir sonraki sene ürün vermiyor. Doğal bir tohumun ise devamlılığı vardır ve yıllarca üretebilirsiniz. Kışın ortasında bazı marketlerde, hatta organik pazarlarda bile pembe domates satıldığını görüyoruz. Bunlar kesinlikle doğal değil” dedi.

Yasalar çeşitliliği engelliyor
Dört yıldan beri evinin balkonunda pembe domates yetiştiriciliği yapan ve platformda tohum dağıtımını üstlenen Ayşen Ertür ise, yılda 6 kök pembe domates ürettiğini ve üç kişilik bir aile olarak tüm yıl yetecek kadar ürün aldıklarını belirterek, “Yasalar çeşitliliği engelliyor. Tohum Patent Yasası ve Tohum Islah Yasası tohumu patent alan kuruluşa 10 sene boyunca tescilliyor. Bu da tarımın tek tipe girmesine neden oluyor. Bir türün başına bir şey geldiğinde, öbür türün varlığını koruması açısından çeşitlilik bir güvence.
Tohuma patent almak küçük yerel çiftçi için zor. Bizim gibi tohumu takas yoluyla dağıtan, çoğaltan ve paylaşan insanlar tohum şirketlerinin karşısındaki yegane güvenlik duvarı. Yasa düzelene kadar tohumların yok olmasını önlemeye çalışıyoruz. Ağa katılan üyelere bir manifesto imzalatıyoruz. Amacımız sadece tohumu korumak değil, aynı zamanda temiz toprakta korumak. Saksıda küçük bir toprakta bile olsa kesinlikle suni gübre ve kimyasal ilaç kullanılmasına engel olmak” diye konuştu.

Tohum casusluğu
Avniye Tansuğ Türkiye’den de bazı firmaların kendilerinden tohum almak istediğini, ancak net olmayan kitlesel paylaşımları desteklemediklerini belirtti. “Biz tohumun kime gittiğini, nasıl yetiştirildiğini bilelim istiyoruz” diyen Tansuğ buna rağmen tüm dünyada bir biyolojik casusluğunun da söz konusu olduğunu söyledi. Tansuğ, yurtdışından Türkiye’ye çeşitli gönüllü gruplar adı altında gelen bazı gençlerin kırsal kesimlerde gezerek buralardan topladıkları tohumları ülkelerine götürdüklerini ve bunların oralardaki laboratuvarlarda envayi çeşit muameleye maruz bırakıldığını anlattı.

Özen istiyor
Avniye Tansuğ pembe domatesin serüvenini de şöyle özetliyor:
“Bize Hafize Baliç’in ektiği 50 yıldan beri süregelen tohumlardan 3 tane hediye edildi. Onları bir iki gün kuruttuktan sonra ertesi yıl tek tek çimlendirdik. Daha sonra 2-3 santimetrelik fidelere dönüştü. Büyüdükçe iki sefer kabını değiştirdik. Buna şaşırtmaca deniyor. Çünkü kökleri çok hızlı gelişen bir bitki bu. Dolayısıyla büyüyünce genişletmek gerekiyor. Üçüncü seferde 20-30 santimetrelik fide torbalarına alınıyor. Fidenin gövdesi çap olarak bir kurşun kalem kadar olmadan asla saksıya dikmiyoruz. Gövdenin kalınlaşması 2-3 hafta sürebiliyor. Temmuz gibi ekme kıvamına geldiğinde büyük ve derin saksılara ekip dikkatlice takip ediyoruz. Saksı evresi aşağı yukarı bir ay sürüyor. Sonra çiçekleniyor ve çiçekler meyveye dönüşüyor. Yenebilir hale gelmesi ise 90 gün sürüyor. Sıcak iklimlerde bu ön aşamalar çok daha çabuk geçiyor. “

Nereden geldi?
Pembe domates çekirdeğinin Türkiye’ye nasıl geldiğine dair birkaç rivayet var. Bazı kişiler ilk önce Balkanlardan geldiğini söylüyor. O yüzden muhacir domatesi olarak da adlandırılıyor.

Ancak dünya üzerindeki orjinal kökeni Amerika. Amerika’dan Avrupa’ya nasıl geldiği ise tam olarak bilinmiyor. Amerika envayi çeşit pembe domatesin yüzyıllardır yetiştirildiği yer. Ama tarım teknolojileri değişmeye başladığından beri doğal ve evladiyelik olan tohumlar kaybolmaya başlamış.


Fideler saksılara alındıktan sonra 2-3 haftada gövdesi genişliyor. Bundan sonra domateslerin yetişmesi için 90 gün gerekiyor.
 
 
 
 
 
 
 

Ekleme Tarihi
22.02.2013
Ekleyen Kişi
şahin yaylacı

Etiketler: Pembe devrim, domates, haber, haberler, Hibrit, Avrupa, Hediye, sadece, Türkiye, Amerika, internet, Dostları, insanlar, Çerkezköy, Kesinlikle,
Link: Pembe devrim!




  HABERLER
>> Arşiv İçin Tıklayınız