Önce et çözüldü Diyarbakır’dan ayda 250 ton ucuz et alımına yönelik ilk adım atıldı.
Diyarbakır’a çözüm sürecine destek için İstanbul’dan sanayicilerin yaptığı çıkarma sonrası ilk pozitif adım yemek sanayicilerinden geldi. İlk etapta aylık 250 ton karkas et almak için et üreticileriyle anlaşma zemini arayan sanayiciler kilo başına 1.5-2 lira tasarruf etmeyi planlıyor.
İSTANBUL Sanayi Odası’nın (İSO) Diyarbakır’a çözüm sürecine destek olmak ve yeni iş modelleri oluşturmak için yaptığı çıkarmadan sonra ilk anlaşma yemek sanayicilerinden geldi. İstanbul’da 3 milyon kişiye yemek dağıtan yemek sanayicileri, Diyarbakır’da 80 hayan çiftliğine sahip 4 firma ile aylık 250 ton et alımına yönelik ilk adımı attı. Yemek sanayinde günde 105 ton et tüketiminin gerçekleştiği İstanbul’da ucuz et alabilmek için önemli bir adım attıklarını ifade eden Türkiye Yemek Sanayicileri Federasyonu Genel Başkanı Hüseyin Bozdağ, şu anda kilosu 17.45-18.00 lira seviyesinden aldıkları karkas eti 16 liradan alabilecekleri bir sistem üzerine çalıştıklarını söyledi.
ARACILAR DEVRE DIŞI
Diyarbakır’a yapılan ziyaretle et üreticileri ile direk temas kurma şansı yakaladıklarının altını çizen Bozdağ, “Anlaşmalar ile et fiyatını düşürmek için et ticaretindeki aracıları devre dışı bırakacağız. Üretici ve tüketici arada kimse olmadan direk birbirleriyle temasta olacak. Eğer iş modelini tam anlamıyla oturtabilirsek, aylık 250 ton et alımını yükselteceğiz. Kullanılan et ürünlerini tamamını Diyarbakır’dan alabiliriz” dedi.
20 TON ET GELECEK
Diyarbakır dönüşü sonrası hemen çalışmalara başladıklarını ifade eden İstanbul Yemek Sanayicileri Derneği Başkanı Sedat Zincirkıran, istedikleri standartlarda Diyarbakır’da et bulunduğunu, fiyat konusunda pazarlıkların devam ettiğini söyledi. Yaklaşık 15 gün önce Et ve Süt Kurumu’nun karkas etin kilosunu 15.45 liradan alacağını açıkladığını ifade eden Zincirkıran, “Bugün (pazartesi) Diyarbakır’daki et üreticileri ve teknik ekibimizle telekonferans yaptık. Fiyatlarda pazarlık devam ediyor. 15.85 ile 16 lira arasında bir fiyat çıkabilir. Tamam dediğimiz anda ilk etapta 20 tonluk et İstanbul’a gelecek. Fiyatlandırma et standartlarına göre belirlenecek” diye konuştu.
Barışla birlikte hayvancılık patlar
BÖLGENİN son derece kaliteli besi danaları yetiştirdiğine dikkat çeken Sedat Zincirkıran, çözüm süreci ile beraber artacak et üretiminin de fiyatların düşmesinde etkili olacağını söyledi. Bölgede barışın ortamının tam anlamıyla sağlanmasıyla kullanılamayan meraların da kullanıma açılacağını söyleyen Zincirkıran, “Bu sayede et hayvanı yetiştiriciliğinde bir patlama yaşanabilir. Bu iş sadece yemek sanayicilerine yaramayacak. Halkın almakta zorlandığı et fiyatları da düşecek. Barışla beraber Türkiye’nin protein ihtiyacı da karşılanacak” dedi.
22 milyon kişiye yemek
YEMEK sanayicilerinin kişi başı günde 0,35 gram et kullandığını ifade eden Hüseyin Bozdağ, toplam et kullanımının ise günlük 105 ton olduğunu belirtti. İstanbul’da yemek sanayicilerinin günde 3 milyon kişiye yemek dağıttığını belirten Bozdağ, rakamının Türkiye’de 22 milyona yaklaştığını dile getirdi. Yemek sanayicilerin Türkiye’de yaklaşık 2.5 milyon ton et tükettiğini belirten Bozdağ, “Eğer anlaşma tam anlamıyla sağlanırsa karkas ette kilo başına 1.5-2 lira tasarruf sağlanacak. Bölgedeki et üreticileri de et alım garantisiyle üretim yapmış olacak” dedi.
Sanayide franchise dönemi başlıyor
İSTANBUL Sanayi Odası (İSO) üyelerinin Diyarbakır’a yaptığı ziyaret sonrası değerlendirmelerde bulunan Başkan Erdal Bahçıvan, teşvikten yararlanarak belge alınmasının ardından başlatılan ilişkilerin yatırıma dönüşmesi gerektiğini söyledi. Bölgede ciddi bir müteşebbislik heyecanı olduğuna vurgu yapan Bahçıvan, bölgeye bire bir yatırımların yapılamasının yanında yeni bir model de oluşturulması gerektiğini söyledi. Yeni model için bazı İSO üyeleri ile görüşmeler yaptıklarının altını çizen Bahçıvan, “Artık bizim bir model çerçevesinde hareket etmemiz gerekiyor. Bu model bir tür sanayi franchise’ı olabilir. Buradaki sanayi ile bilgilerimizi, birikimimizi paylaşmalıyız. Bir tür know how aktarımı olmalı” diye konuştu. Bölgede devletten bana gelsin vizyonunun değişmeye başladığını söyleyen Bahçıvan, bir şeyler yapmak isteyen yeni bir neslin yetişmeye başladığını belirtti. Bahçıvan, “Bölgenin hitap ettiği 50 milyar dolarlık bir pazar var. İran, Irak ve Suriye’den oluşan bu pazarla 50 milyar dolarlık ticaret hayal değil. Bölge için ihracat odaklı teşvik paketleri hazırlanmalı” dedi. Bankaların bölgeye uyguladığı yaptırımlar konusunda Bahçıvan, teminata dayalı bankacılık sisteminin en azından bölge için gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi. Bahçıvan, “Levent’te Maslak’ta rahat oturabilmek için bölgenin de rahat olması gerekir. Maslak’ta oturanlar da buralarla ilgilenmek zorundalar” dedi. Son dönemde sanayicinin dış borcundan bahsedildiğini ifade eden Bahçıvan, “Türkiye’de uzun vadeli fon vardı da, sanayicimiz TL olarak borçlanmadı mı? İbrahim Tatlıses’in “Urfa’da Harvard vardı da gitmedik mi” dediği gibi, burada para vardı da kullanmadık mı?” dedi.
Bankalar sanayiciyi tefecilere itiyor
BANKALARIN bölgedeki sanayicilere kredi vermemesi nedeniyle, sanayicilerin tefecilerin eline düştüğünü söyleyen Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Ahmet Sayar, “Bankadan finansmanını sağlayamayan tüccar ne yapıyor; dışarıdan daha yüksek fiyata para satın almak zorunda kalıyor hem de bunu satın aldığı için kendi ipini çekmek zorunda kalıyor. Tefecinin eline düşmüş oluyor” dedi. DTSO üyelerinin bankara yönelik eleştirini sıralayan Sayar “Banka burada ipotek olarak arsa ve daire ile ilgili düşük fiyat veriyor. Oda olarak bankalarla bir araya geldik. Onlarda kendilerini farrlı şekilde savunuyorlar. Ay sonunda bankalarla bir çalışma yapacağız. Diyarbakır’daki ticaretin Türkiye’ye katma değeri yüzde 1.2 civarında. Ama bankalara bakıyoruz sıralamalarda burada bölge şubeleri ön sırlarada yer alıyor. Acaba az para çok kâr mı güdüyorlar. Bankalara soruyoruz şöyle savunuyorlar; ‘Bölgede insanlar muhafazakar inançlarından dolayı paralarını vadesiz hesapta tutuyor. Bankalar da bu yüzden yüksek faiz veriyor’ diyorlar. Ama buna katılmıyoruz. Çünkü böyle düşünenler paralarını katılım bankalarına da yatırabilir” dedi.
Yeni sınırlarla kan akmayacak
ÇEVRE ve Şehircilik Bakanlığı, il, ilçe ve köylerin sınırlarını baştan belirliyor. Yapılacak düzenlemeyle son dönemde gündeme gelen kan davalarının önüne geçilmesi hedefleniliyor. Cumhuriyet döneminde o yöredeki dere, göl, yol gibi coğrafi unsurlara göre belirlenmiş sınırlar zamanla geçerliliğini yitirirken, yeni belirlenecek hudutlarla tüm siyasi haritalar çöpe gidecek. Sınırlar, önce o ilin il idare kurulunun onayından geçecek. Bu sınırlar İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü’ne gelecek. İçişleri Bakanı’nın onayından sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayına sunulacak. Gül’ün onayından sonra da siyasi sınırlar kesinleşecek. Düzenlemeyle köyler arasında sorun yaratan meralar, otlaklar, ormanlar ve derelerin hangi köye ait olduğu netleşecek. Milyonlarca köylüyü yakından ilgilendiren çalışmayla ormanın haklarından yararlanan köy de değişecek. Özellikle Karadeniz’de yaşanan hangi yaylanın hangi köye ait olduğu gerilimleri bitecek. Doğu ve Güneydoğu illerinde kan davalarına varan sorun çıkaran arazi tartışmaları da bu yolla çözülecek. Çalışma kapsamda Ağrı Dağı ve Van Gölü için yaşanan ‘hangi ile ait’ tartışmaları da son bulacak. Van Gölü’nün ortasından geçen il sınır çizgileri de baştan çizilecek. |