Bakan Eker: Sahip olunan arazi karnını doyurmuyorsa aile başka yere gider ANKARA - Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Manisa'nın Soma ilçesinde maden faciasında hayatını kaybeden vatandaşların tarım arazilerinin az olması nedeniyle burada çalıştığı iddiasına yönelik değerlendirme yaptı. Eker, "Eğer kırsalda sahip olunan işletme arazi bir ailenin karnını doyuramıyorsa, o aile kalkar başka yere gider. Karın doyuracak kadar bir işletme olmalı ki insanlar burada tutunabilsin, bu faaliyeti sürdürebilsin." dedi. Atatürk Orman Çiftliği'nde (AOÇ) Müzeler Sergi Salonu'nda yapılan 'Dünya Süt Günü'ne katılan Mehdi Eker, gazetecilerle beraber kahvaltıda süt içti. Eker, kahvaltının ardında gazetecilerin sorularını cevapladı. 'Manisa Soma'da maden kazasında tarım arazilerinin azaldığı iddiası özellikle tütün ve zeytin sektörünün orada çokça etkilendiği ve işçilerin iş bulamadıkları için madene indiği şeklinde iddialar var. Bakanlık olarak siz ne söylersiniz. Tarım arazilerinin canlandırılmasıyla ilgili olarak.' sorusu üzerine Bakan Eker, bakanlık olarak Türkiye'de tarım reformunu, toprak koruma ve arazi kullanımını tam da bu işler için söylediklerini vurguladı. Eker, sözlerine şöyle devam etti: "Eğer kırsalda sahip olunan işletme arazi bir ailenin karnını doyuramıyorsa, o aile kalkar başka yere gider. Karın doyuracak kadar bir işletme olmalı ki inşalar burada tutunabilsin, bu faaliyeti sürdürebilsin. Bakanlık olarak zeytinde teşvik uygulamaları getirdik. Türkiye'nin zeytin ağacı sayısını 99 milyondan, 166 milyon zeytin ağacına çıkardık. 2006'dan sonra yaklaşık 67 milyon zeytin ağacı dikildi."
Her bölgenin şartları, ekolojisi, iklim yapısı, arazi yapısı farklı olduğunu belirten Eker, "Türkiye'nin her bölgesinde vatandaşların yaptıkları zirai veya hayvancılık faaliyetinden karnını doyurabilecek kadar bir işletme yapısı kurmayı hedefliyoruz. Zaten bu yüzden toprak koruma kanunu çıkardık." açıklamasında bulundu.
"SOKAK SÜTÇÜLÜĞÜNE HERKESİN KARŞI DURMASI LAZIM"
'Sokak sütçülüğü yaygın pazarlama yönteminin rakamları fiyatların içerisine dahil mi? Bununla ilgili düzenleme var mı?' şeklindeki soruya ise Eker, sokak sütçülüğü Türkiye'nin gerçeği, ama şehirleşme, kentleşmeyle birlikte bunun muhakkak suretle toplumca herkesin buna karşı durması gerektiğini belirtti. Eker, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Çünkü menşeini bilmiyoruz. Kontrol mekanizmasından geçmiyor. O nedenle bunun işlenmesi, kontrol edilmesi sağlıklı bir denetim mekanizmasının oluşması önemli. Çünkü daha önceden 8 milyon süt üretimi yapılırken 1 milyonu işleniyordu. 7 milyon süt dışarıda satılıyordu. Bugün 18 milyon süt üretiliyor. 8 milyonu sanayide işleniyor, ama hala yeterli değil."
FİYATLARDA BAKANLIK HAKEM OLARAK BULUNUYOR
Çiğ süt fiyatında revizyon hakkında değerlendirme yapan Eker, "Süt fiyatlarıyla ilgili biz bakanlık olarak bir hakem rolümüz var. Biz onları buluşturuyoruz. Onlar bir fiyat üzerinde anlaşıyor. Tabi yılın belli aylarında yapılıyor. Haziran ayında konsey toplanacak. Yılın bundan sonraki süresiyle ilgili onlar piyasa şartlarını da takip ediyorlar. Üretim, tüketim istatistikleri değerlendiriyorlar ve alıyorlar." ifadesini kullandı.
"PAKETLENEN SÜTLER ARASINDA FARK VAR"
Paketlenmiş günlük sütle uzun süreli dayanan süt arasındaki farka değinen Eker, "Ambalaj aynı değil. Bunların pastörizasyon şeklinde veya sterilizasyon şeklinde farklılık var. Günlük süt birkaç derece ısıda buzdolabında 4 -5 derece birkaç gün içerisinden sonra tüketilmesi gerekiyor. Öteki ise yaklaşık 63 derecede belirli sürede ısı bırakılarak pastörize ediliyor. Çok yüksek ısıda çok daha kısa süreli birkaç saniye içerisinde patojen bakterileri, hastalık yapıcı bakterilerin tamamı öldürülmek suretiyle sterilize ediliyor." açıklamasında bulundu.(CİHAN) |