Türkiye'deki organik tarım faaliyetlerinden genel olarak bahseder misiniz?
Baykan: 1985 yılında ihracata yönelik 8 ürün ile başlayan organik tarımda, 2006 yılında 207 ürüne ulaşıldı. 2004 yılında elma, pamuk, buğday, domates, üzüm, zeytin ve mısır, toplam üretimin yüzde 56’sını oluşturdu. 2004’ten 2008’e elma üretiminin payı yarı yarıya azalırken en çok üretilen ürün sıralamasındaki birinciliği 2008’de pamuk alıyor. Rakamlara bakıldığında organik üretici sayısının 2004’den bu yana yüzde 25 kadar artış gösterdiğini görüyoruz. Toplam üretim alanında bir azalma görülüyor. Ancak, bu daha çok doğal toplama alanlarının miktarındaki azalmadan kaynaklanıyor. Yetiştiricilik yapılan alan ise yüzde 25 kadar arttı. Türkiye’de toplam tarımsal alanın yüzde 0,5 kadarının- 165 bin hektarın organik tarıma ayrıldığını görüyoruz. Üretim miktarında ise yüzde 50’ye yakın bir artış var. Bu rakamlar organik tarımın Türkiye’de yaygınlaştığını açıkça gösteriyor. Üretim miktarının üretim alanlarına göre daha hızlı artışı ise üretilen yeni ürünlerin farklı üretkenlik düzeylerine sahip olmalarından kaynaklanıyor.
Tablo 1. Üretici sayısı, alan, üretim Yıllar Çiftçi sayısı Toplam Üretim Alanı(ha) Üretim Miktarı(ton) 2004 12.806 209.573 378.803 2005 14.401 203.811 421.934 2006 14.256 192.789 458.095 2007 16.276 174.283 568.128 2008 15.002 165.119 526.542 Kaynak: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
- Hangi bölgelerde organik ürün yetiştiriciliği daha yoğun gözüküyor?
Karakoç: 2004’ten 2008’e üreticilerin bölgesel dağılımında, Marmara, Akdeniz ve Karadeniz’in payının arttığını, Ege ve İç Anadolu’nun azaldığını görüyoruz. Ancak en çok üretici hâlâ Ege Bölgesi’nde bulunuyor. İkinciliği ise Karadeniz’in İç Anadolu’dan aldığını görüyoruz. Üretim miktarında Ege, Güneydoğu ve Doğu Anadolu ön sıralarda yer alıyorlar. Güneydoğu’nun, Karadeniz’in ve İç Anadolu’nun payları artarken, Ege, Akdeniz ve Doğu Anadolu’nun üretim oranları azalıyor. 2004’te 49 ilde organik tarım yapılırken 2008 yılında bu sayı 65’e çıkmış. Organik üretim açısından en sonda yer alan bölge ise Marmara Bölgesi. Ayrıca yine İç Anadolu’nun da üretimdeki payının bu bölgedeki yaygın tarım nedeniyle daha fazla olması beklenirdi. Bölgeler açısından dikkat çekici olan, belirli illerin bölgelerin itici gücünü oluşturması. Bu durum, her ilimizde organik tarım potansiyelinin yeterli ölçüde değerlendirilemediğini, sistematik olmaktan ziyade tekil başarı örneklerinin yaşandığını gösteriyor. Bu bağlamda her ilin organik tarım potansiyelinin incelenmesi; verimlilik, pazara erişim, istihdam ve kırsal kalkınma boyutlarıyla değerlendirilmesi gerektiğini söyleyebiliriz. Sözgelimi, Karadeniz’de Samsun; fındık ve yem bitkileri, Rize; çay, Kastamonu; elma ve Ordu; fındık, Doğu Anadolu’da Erzurum; buğday, elma, yem bitkileri, Kars; tahıllar ve yem bitkileri, Malatya; buğday, kayısı, mercimek, nohut ve Ağrı; buğday, ayçiçeği ve yem bitkileri, Güneydoğu’da ise Şanlıurfa; buğday ve pamuk, Muş; buğday ve yem bitkileri. İç Anadolu’da ise Çankırı’da elmanın organik üretimin farklı seviyelerde de olsa sıçrama yaptığını görüyoruz.
- Organik ürünlerin Türkiye ekonomisine katkısı nedir? Bu ürünlerin ihracat içerisindeki yeri nedir?
Baykan: Türkiye’de organik tarım ihracata yönelik olarak başladı. Başlangıç yıllarında kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı ihracata konu olan organik tarım ürünleri iken, son yıllarda zeytinyağı ve pamuk, ihracatta payını arttıran ürünler oldu. İhracatın yöneldiği ülke sayısı 30 olup, Almanya başta olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleri en önemli ihraç pazarlarını oluşturuyor. ABD, Kanada ve Japonya’nın dikkat çeken potansiyel pazarlar görünümünde olduğu söylenebilir. Organik ürün ihracatı yılda yaklaşık 100 milyon dolar olarak tahmin ediliyor. Türkiye’nin toplam tarımsal ihracatının 8 milyar dolar ve Avrupa Birliği’ndeki toplam organik pazarın hacminin 21 milyar dolar olduğu göz önüne alındığında pazar gelişimi açısından henüz katedilecek uzun bir yol olduğu anlaşılıyor. İç pazarın hacmi 5 ile 20 milyon dolar olarak değerlendiriliyor.
- Uzun vadede organik gıda sektörünün nasıl gelişmesini bekliyorsunuz?
Karakoç: Organik tarımda şu anki aşamanın ötesine geçilebilmesi üretim potansiyelinin daha iyi değerlendirilebilmesine bağlıdır. Türkiye’de üreticiler organik tarıma adapte olabiliyorlar, ancak belirli bölgelerde ve illerde hâlâ çok gerideyiz. Sonuçta, organik tarıma uygun alanların yerel katılımla belirlenmesi, bu bölgelerdeki çiftçilerin organik üretime geçişinin yine yerel örgütlenmelerle desteklenmesi, organik ürünlerin pazarlama olanaklarının organik pazarların geliştirilmesi gerekmektedir. İstanbul’da Feriköy, Bursa’da Nilüfer, Ankara’da Ayrancı, Samsun’da Gazi ve Antalya’daki organik pazarlar, belediyelerin desteğiyle faaliyetlerini yürütüyor. Bu pazarların sayısı ülke genelinde çoğalmalıdır.
dünya gıda
|