Çiftçi Defteri
    TÜRKÝYENÝN EN GÜVENÝLÝR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Þifre
Beni Hatýrla    
Þ. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 21 Kasým 2024 Perþembe
Haberler Yazarlarýmýz Basýndan Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Þuan Buradasýnýz: Ana Sayfa »  Yazarlarimiz » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gýda
 Ýçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancýlýk
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarým
 Çevre, Enerji
 Biliþim, Teknoloji
 Tarým Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarýmsal Desteklemeler

�nsan�m�z�n yarat�c�l���n�n son noktalar�ndan birisi, futbol kar��la�malar� için üretilmi� bir deyim olan "sahaya yabanc� madde at�lmas�" deyimidir. Bu kadar az sözcükle bu kadar çok �eyi ba�ka bir milletin ifade edebilece�ini sanm�yorum.

Yani denilmek isteniliyor ki, sahaya bir �eyler at�labilir. Bunlar�n bir bölümüne yabanc� olmayan,dost maddeler denilebilir. Dost maddenin bilimsel tan�m� "yaralamayan" demektir. Pet �i�e (bo� ise), �apka, hafif ayakkab� (lastik), sandviç, kek ve benzeri maddeler dost'tur.

Yabanc� maddeler ise yaralay�c�d�r; bunlar� atmak spor terbiyesine s��maz. Örne�in bozuk para, ta�, dolu pet �i�e gibi. Yabanc� maddelerin bir bölümü ise yabanc� (yurtd���) orijinlidir. Cep telefonu, dijital kamera, MP3 çalar, netbook gibi. Bunlar� atmak iki defa ay�p olup ikinci bölüm h�yanet-i vataniye ile ilgilidir.

Bu kavram grubuna bu zenginli�i veren sihirli sözcük "yabanc�" kelimesidir. Zenginli�in kayna��, okuyanlar� derin bir zihinsel karga�aya itmesinden gelir. Yabanc� madde deyiminde oldu�u gibi insanlar bölünür ve nelerin yabanc� olup olmad��� tart���lmaya ba�lan�r ve tabii ki –her konuda oldu�u gibi- bir uzla��ya var�lamaz.

Ak�am eve gelip de pala b�y�kl� birisini kar�s�yla birlikte bulan adam�n "ulan kar� kimbu herif?" patlamas�n� bir anda bir sevgi yuma��na dönü�türebilecek "yabanc� diil tatl�m, amcam�n küçük o�lu, daha bu sene ilkokula gidiyor" cümlesindeki sihirli kavram yine "yabanc�"d�r.

Belki sözcük propagandas� yap�yor gibi oluyorum ama yabanc� sözcü�ünün milli birlik ve bütünlü�ümüzü korumadaki rolüne de de�inmeden geçmemek gerekir.

Tüm gazete ar�ivleri tarand���nda, her ne zaman ba��m�z bir sorunla derde girse, faillerinin ba��nda (ço�u zaman tek) "yabanc� mihrak(lar)" geldi�i görülecektir. Buradaki (ler) eki, etki ço�altmak amac�yla konulur; yani melaneti yaratan oda��n tek olmad���n�, ba�a ç�k�lmas�n�n güç oldu�unu belirtmeye yarar.

Ancak milli terbiyemiz nedeniyle, bir kural olarak bu mihraklar�n kimler oldu�u kesinlikle aç�klanarak utand�r�lmazlar. Çünkü onlar kendilerini bilirler. Tek bilmeyen milletin kendisi olup onlar�n da bilmesine zaten gerek yoktur.

�aka bir yana..

Uzun y�llard�r, ne kadar farkl� görü�lerde olurlarsa olsunlar hemen hiç kimsenin itiraz etmeden uzla�t��� tek konu olan "sorunlar�n yabanc� mihraklarca -geli�memizi önlemek amac�yla- üretildi�i" tan�s� asl�nda bütünüyle yanl�� da de�ildir. Yanl�� olan bölümü, bu sürecin ba�lat�c�l���n� ve sürdürülmesini sa�layan�n yine "yabanc�lar" oldu�u san�s�d�r.

Kim ba�lat�yor, kim sürdürüyor?

Amaçlar merdiveninin ilk basama�� varl���n� sürdürmek oldu�una göre, bunun pratik olarak ne anlama geldi�ine dikkat edilmelidir. Varl���n idamesi için akla gelebilecek tüm ihtiyaçlar asl�nda �u kavramla ifade edilebilir: Kendi d���ndan "Sorun Çözme Arac�" transfer etmek!

(Her sorun çözme arac�n�n asl�nda bir de�er oldu�una dikkat edilmelidir. Buna göre süreç asl�nda bir de�er transferidir).

Buradaki "araç" yiyecek olabilir, bar�nak olabilir, kar�� cinse çekici gelme becerisi ya da herhangi elle tutulur ya da tutulamaz bir �ey olabilir. Örne�in, elle tutulur bir ihtiyaç olan yiyecek avlanarak giderilecekse, bu durumda kurnazl�k, hile veya �iddet gerekir ki bunlar ya ki�inin kendi iç kaynaklar�ndan temin edilecek ya da iç kaynaklar� yeti�miyorsa birilerinden güzellikle / hileyle / zorla transfer edilecektir.

(Bu arada, burada birkaç� s�ralanan ihtiyaçlar�n tümünün asl�nda tek bir ihtiyac�n türevleri oldu�u, onun da "enerji" (makul maliyet ve miktarda herhangi bir türü) oldu�una dikkat edilmelidir)..

O halde ya�ayan her tür, kendi iç kaynaklar� ihtiyaçlar�na oranla çok küçük oldu�u için (özellikle de insan türü için çok küçük), varl���n� sürdürebilmek için mutlaka Sorun Çözme Arac� transferi yapmak zorundad�r. Bunun en yal�n hali ilk ça�lardaki sava�lard�r. Herhangi bir gerekçe gösterme gere�i duymadan, bir ki�i veya toplulukta bulunan bir "araç" (yiyecek, de�i�im de�eri olan bir �ey, kad�n (veya erkek), çocuk (dev�irmek için), silah vb) do�rudan transfer edilir (yani al�n�r). Bu süreç, alan ve al�nan ki�i ve topluluk için o denli do�ald�r ki, tek dü�ünülen, kaybedilenlerin, gasp edenlerden ya da ba�kalar�ndan tekrar –mümkünse fazlas�yla- geri al�nabilmesidir.

Var�lacak sonuç basittir: Kimin hangi "de�er"lere ihtiyac� varsa –hatta gerçekte ihtiyac� yok ama zaman içinde ihtiyaç geli�tirdiyse-, var oldu�unu dü�ündüklerinden transfer etmek zorundad�r. Varl���n� sürdürebilmesi buna ba�l�d�r.

Yani d�� mihrak vard�r ama –asl�nda- yoktur.

Buradan ç�kar�lacak sonuç yine basit ama o derecede de korkutucudur: Her kim ki –birey ya da topluluk- elindeki de�erleri koruyabilecek "de�erler"e (silah, ak�l, kurnazl�k vbg Sorun Çözme araçlar�) sahip de�ildir, sahip olduklar� de�erler transfer edilmek durumundad�r. Denilebilir ki, Sorun Çözme araçlar� güçsüz olanlar, güçlü olanlar� davet etmektedirler. Kural olarak güçlü olanlar, güçsüzler taraf�ndan yarat�lmaktad�r.

Bu do�al bir süreçtir; bu süreçte hakl� ya da haks�z yoktur, sadece matematik bir kesinlikle i�leyen bu kural vard�r.

Ya çözersin ya övünürsün..

Evrim uzmanlar�n�n herhalde bir aç�klamas� oldu�unu dü�ündü�üm konu, her nerede bir sorun çözme yetmezli�i varsa orada mutlaka bir "övünme yoluyla telafi" tutumunun da var oldu�udur. Nedenini tam bilemiyorum; fakat gözlemim �a�maz biçimde bu ikisinin at ba�� gitti�ini gösteriyor. Belki de, de�er transferi sürecinin ac�t�c�l���n�n azalt�lmas� için transfer eden taraf�n –yine do�al seçimin bir gere�i olarak- uyard��� bir anestezi yöntemidir.

Peki ya insani de�erlere n'oldu?

Ça�lar geçip güçsüzler örgütlenmeye ba�lad�kça, bu "do�rudan transfer", ad�na "insani de�er" denilen baz� kurallara ba�lanmak istendi; bugün bu kurallar�n geçerli oldu�u gibi –asl�nda var olmayan- bir varsay�m var. Sadece transfer olaylar� daha sofistike hale getirilerek, sokaktaki insan�n akl� kar��t�r�ld�.

Evren böyle bir �eye nas�l izin verdi?

Her sistemin kendi dengelerini olu�turdu�u bir denge peryodu olmal�d�r; bu süre s�f�r olamaz. Büyük sistem içinde yer alan insan�, hayvan�, bitkisi ve di�erleri aras�ndada bir de�er transferivar; ama dikkat edilirse o transferler mutlaka sadece bir türün varl���n� sürdürmesine de�il, birlikte ya�am�n sürdürülmesine hizmet ediyor. Türlerden birisinin –ak�l diye övündü�ü özelli�i nedeniyle- edindi�i gereksiz ihtiyaçlar� –örne�in dört çeker cip, k�� ortas�nda yazm�� gibi ya�amak vb- zaman içinde "varl���n� sürdürmek için gerekli" olarak alg�lanmaya ba�lad�kça, de�er transferi bu defa genel dengeyi bozacak hale geliyor. Bugün gelinen durum böyle bir off-balance durumudur.

Ku�kusuz büyük sistem kendi denge peryodu içinde gerekli önlemleri alacakt�r. Küresel �s�nma, seller, tayfunlar belki öncül i�aretlerdir.

Güçsüzlere yer yok..

Yabanc� mihraklar diye sabah ak�am her türlü melaneti getirip aç�klad���m�z –ve sonra da rahatlad���m�z- olgular, do�rudan do�ruya toplumumuzun sorun çözme kabiliyetinin yetersizli�inin yayd��� zafiyet sinyallerinin ça��rd���, de�er açl��� içindeki di�er toplumlard�r.

Onlara dü�man oldukça kendimizi bitiriyor, do�a kurallar�n� alt etmeye çal���yoruz.

Do�ru kural koyamayan, koydu�u kurallar� uygulayamayan, sürekli olarak yak�nan, sorunlar�n� tan�mlayamam��, tan�mlayamad��� sorunlar� u�runa zaten yetersiz kaynaklar�n� harcayan, bu arada da büyük de�er transferlerinin fark�na bile varamayan toplumlar�n ya�ama �anslar� olabilir mi? Tabii ki olur. De�er trasferini sürdürmek zorunda olanlar�n izin verdikleri ölçüde olur.

Kimler fark�na varmal�?

Toplumumuz külli bir övünme hastal���na tutulmu� gibi. Konu�tu�unuz her meslek sahibi –sütre gerisine sinmi�ler d���nda-, sorunlar ve çözümleri konusunda kesin inanç sahibi. Seçim propagandalar� s�ras�nda bir aday�n ç�k�p, biz sorunlar� daha iyi anlamaya çal��aca��z diyenine kimse rastlamam��t�r.

Ünvan sahibi insanlar, bilgilerinden, tan�lar�ndan, çözümlerinden o denli eminler ki, insan onlara bakt�kça, bu insanlar�n bilimsel meraklar�n� bütünüyle yitirdiklerini, ünvanlar�yla birer feti� ili�kisi içinde olduklar�n� görüyor. Birisinin ç�k�p (Larry Ellison gibi) bu insanlara hiçbir �eyden haberleri olmad���n� söylemesini, onlar�n da bir an için bir ayd�nlanma geçirmelerini ummak; bir rüya de�il mi?

�yi, Kötü ve Çirkin..

The Good, The Bad and The Ugly.. 1966 yap�m� bir Clint Eastwood – Lee Van Cleef filmi.

Filmin son sahnelerinde, Clint Eastwood bir söz söylüyor. Herkesin kula��na küpe olabilecek bir söz: Bu dünyada iki tür insan vard�r: Silah� dolu olanlar ile kazmaya mahkum olanlar!

Çeviriye gerek yok ama yine de �öyle: Bu dünyada iki tür toplum var: Sorun Çözme Kabiliyet yüksek olanlar ile de�erlerini göz göre göre güçlülere transfer ederken övünmeye devam edenler.

24 May�s 2011 Sal�

http://www.tinaztitiz.com/yazi.php?id=1191

 

Ekleme Tarihi
29.05.2011
Ekleyen Ki�i
T�naz Titiz


 D��ER YAZILARI