Son günlerde et fiyatlarında yaşanan artışların devamında, hükümet fiyatları ucuzlatmak amacıyla et ithalatını açma kararı vermiştir. Sn. Başbakan’ın talimatının ardından; Et ve Balık Kurumu’na canlı hayvan ve karkas et ithalatı yapma yetkisi verilmiştir.
Et fiyatlarında yaşanan sorun, uygulanan hayvancılık politikalarının yanlışlığında kaynaklanmaktadır. Bu sorun et, süt ve yem dahil olmak üzere hayvancılıkta kısa, orta ve uzun vadeli politikaların yeniden belirlenip, istikrarlı şekilde uygulanmasıyla düzeltilebilecektir. 2007 yılında süt fiyatlarında yaşanan düşüşe gereği gibi müdahale edilememesi et sektöründe yaşanan bu sıkıntıya temel oluşturmuştur. Yaşanan deneyimler göstermiştir ki; et ithalatı sektördeki sorunları çözmemekte, daha da derinleşmesine neden olmakta, sektöre yönelik değişken üretim politikaları fayda getirmemektedir. Besici, akademisyen ve ilgili birçok kişi ve kuruluşun karşı çıkmasına rağmen 90 lı yıllarda yapılan et ithalatına 1996 yılında son verilmiştir.
Son sekiz yılı halen var olan hükümet tarafından yönetilen 15 yıldan sonra yeniden ithalatın çare olarak görülmesi, sorunun yanlış politikalardan kaynaklandığının açık göstergesidir. Yaşanmakta olan sorun; Et ve Balık Kurumu’na ithalat yetkisi verilerek çözülmek istenmektedir. Oysa ne acıdır ki sorunun temelinde Et ve Balık Kurumu’nun özelleştirilmesi ve müdahale kurumu olarak işlev görememesi yatmaktadır. Et ve Balık Kurumu ithalat yapan değil, piyasayı yönlendiren, müdahale eden kurum olmalıdır. Bu ithalat; Avrupa Birliği ülkelerine yıllardan beri uyguladığımız et ithalatını kısıtlayan politikaların sonu olacak, yapılacak et ithalatı diğer ihracatçı ülkelere emsal oluşturacak ve Dünya Ticaret Örgütü vasıtasıyla Türkiye’ye daha fazla et ihraç edilmesi dayatılacaktır. Açılan ithalatı kısıtlı bir miktarla gerçekleştirip, kapatamayacağımızı yetkililer de bilmektedirler. Girdi fiyatlarının yüksekliği, hayvan ıslahı ve hayvan sayısındaki azalmalar konusunda yıllardır adım atılmazken; alınan bu karar hayvancılığımıza vurulan son darbe olacaktır. Serbest piyasa koşullarına rağmen başta AB ülkeleri olmak üzere, tüm gelişmiş ülkeler hayvancılık sektörü de dahil olmak üzere tarımı desteklemekte ve Müdahale Kurumları ile piyasayı dengelemektedir. Çünkü bilinmektedir ki; ülkelerin varoluşunun temelini tarımsal üretim yapmak; bu üretimi arttırmak ve sürdürülebilirliğini sağlamak oluşturmaktadır. Ülkemiz, tarım ve hayvancılık potansiyeli bakımından birçok gelişmiş ülkenin gıpta ile baktığı bir noktadadır. Buna rağmen; her yıl büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayılarının azalması; sürekli olarak sütte, ette, yemde kriz boyutunda sıkıntılar yaşanması; üreticinin üretimden vazgeçer hale gelmesi ve ihracat yapabilecek potansiyele sahip olan ülkemizin ithalat yapar hale gelmesi, yapılan yanlışın boyutunu göstermektedir.
Tüketicinin güvenli ve ucuz et tüketebilmesi, üreticinin hak ettiği kazanca ulaşarak üretimini sürdürmesi ve sanayicinin uygun fiyatlarla yeterli miktarda hammaddeye kavuşması için Hükümeti; - İthal etmeye değil, piyasaya müdahale etmeye, - Acilen bütçeden kasaplık besi hayvancılığına ayrılan payı arttırmaya, - Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığı desteklemeye, - Mera alanlarını geliştirmeye, - Verimli yerli ırk geliştirmek için çalışmalar yapmaya, - Politikaların belirlenmesine yönelik olarak tüm paydaşlarla sürekli değerlendirmeler yapmaya davet ediyoruz.
Prof. Dr. Zerrin Erginkaya Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü |