İki genç kapıya vurup, içeri girdi. Çekingen ve ürkek tavırlarla bir dergi için röportaj yapmak istediklerini belirttiler ve randevu talep ettiler. Amatör muhabir oldukları her hallerinden belliydi ve yaptıkları işten heyecan duydukları açıktı. Bu görüntü beni bir an için Çukurova Üniversitesindeki öğrencilik yıllarıma götürdü ve lisans dönemine kısa bir yolculuk yaptım. Biz de lisans döneminde gönüllü olarak Üniversitenin Basın ve Yayın Öğrenci Topluluğunda görev almış, “Öğrencinin Sesi” başlığıyla dergi çıkarmak üzere Basın ve Halkla İlişkiler Müdiresi Sayın Nuran Gonca yöneticiliğinde, farklı fakültelerden 20 kadar arkadaşla dergi çıkarmak üzere bir araya gelmiştik. Düzenli toplantılar yapıp, iş bölümleri yapıyorduk. Hatta muhabirlik “antrenmanları” yapıyorduk. Bu antrenmanlardan birini iyi hatırlıyorum. Devlet Bakanı Sayın Tınaz TİTİZ Üniversitemize gelecek ve “istihdam ve İşssizlik” konusunda bir konferans sunacaktı. Çukurova Üniversitesi’nin kurucu kadrosunun başında olan ve otaya koydukları vizyonla Çukurova’yı dünyanın en iyi ilk 500 üniversitesinden biri yapan Rektör Prof.Dr.Mithat ÖZHAN’ın adının verildiği Konferans Salonunda konferans gerçekleştirilecekti. Ve görev olarak bu faaliyeti haberleştirme konusunu ben üstlenmiştim. Konferansa erken gittim, uygun bir yere oturdum, dikkatle dinledim, notlar aldım ve Sayın Tınaz TİTİZ’in bir fotoğrafıyla birlikte haberi teslim ettim, Mizanpaj ve sair işlemlerden sonra benim koyduğum başlıkla ve ifadelerimle yazı basıldı. Gerçekten “Çukurova Üniversitesi Öğrencisinin Sesi Dergisi” benim için çok değerliydi. Ancak benim yazımla birlikte dergimiz artık göreli olarak benim için “çok daha değerli” hale gelmişti.
Bir an için o günleri düşündüm. Kendimi, benden hem de aynı konuda, yani istihdam konusunda röportaj isteyen iki genç ziraat mühendisi adayının yerine koydum, amatör heyecanlarını anlayarak, tabiî ki memnuniyetle yaparız, dedim.
İki genç belirlediğimiz saatte geldiler. Konuyu dergi editörüyle birlikte Ziraat Mühendisliği mesleğinin geleceği olarak belirlemişlerdi. Aslında kaygılıydılar, çünkü işsizlik konusu konuşulduğunda en çok gündeme gelen bir meslek alanına yönelik olarak öğrenim görüyorlardı. Ve işsizliğin ziraat mühendisliğinin kaderi olup olmadığı konusunun açıklığa kavuşturulmasını istiyorlardı. Anlaşılıyordu ki, meslek edinmek üzere Ziraat Fakültesini bir şekilde bilinçli veya bilinçsiz seçmişlerdi... Konuştuk ve sonra röportajı “TarımAktüel Dergisi”(1) ve “Borsanomi Dergisi’nde (2) “İşsizliğe Karşı Tarım Danışmanlığı” başlığıyla yayınladılar.
Anlattıklarımız sevgili öğrencilerimiz Musa Kırışık ve Tansu Uskutoğlu’nu ne kadar tatmin etti doğrusu bilemiyorum. Ancak yazılarının dergide basıldığını gördüklerinde; bizim öğrencilki yıllarımızda hissettiğimiz amatör duyguları hissettiklerine eminim.
Bu röportajda belirttiğim görüşlerimi siz değerli okurlarla da paylaşmak istiyorum.
Röportaj: “İşsizliğe Karşı Tarım Danışmanlığı”
Soru: Fakülteyi tercih ederken de biliyorduk ki işsizlik ZM için önemli sorun, Acaba işsizlik Ziraat Mühendisliğinin kaderi midir?
Cevap: İşsizliğin Ziraat Mühendisliğinin(ZM) kaderi olduğu söylenemez. Ancak üniversite kapılarındaki aşırı yığılmalar, konjonktür ve uygun olmayan uygulamalar bu konuda sorunun kaynağı olmuştur. Her şeyden önce Mesleğimizin çok köklü ve 164 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu bilmek, bunun anlamını kavramak gerekiyor. Özellikle insan ve çevre sağlığı, gıda güvenliği, GDO, Globalgap, Bioterörizm gibi konuların tartışıldığı günümüzde ZM’nin önemi pek çok kesim tarafından yeni fark edilmiştir. Gelecekte de tarımın stratejik önemini koruyacağı öngörüsünden hareketle, tarım çok daha önemli alanlardan biri olmaya devam edecektir. Bunu kavrayan ülkeler tarımda ileri araştırmalara ve yayıma olağanüstü önem ve uygun destekler vermektedirler. Ülkemizde ZM’nin son 15–20 yıldaki en önemli sorunu istihdam ve iş bulma güçlüğü olduğu yönünde ortak bir görüş vardır. Oysaki esas sorun kendi çalışma alanında iş bulmadaki güçlüktür.1980’lerin başına kadar Ziraat mühendisliği yüksek prestije sahip, kamuda iş garantisi olan bir meslek durumundaydı, bu nedenle üniversite kayıtlarında tercih edilen ilk sıralardaki mesleklerden biriydi.. Ancak 1990’lardan itibaren kamunun yani Tarım Bakanlığının ve diğer kurumların istihdam etmemeye başlaması ve ülke genelinde Ziraat Fakültesi sayısının ve öğrenci kontenjanlarının olağanüstü derecede artması mesleği işsizlik sorunuyla karşı karşıya getirmiştir. Günümüzde yani bugün, geleceğin ziraat mühendisleri olarak sizlerin karşı karşıya olduğu koşullar, geçmişten bugüne olagelen uygulamaların sonucudur. Bu durumda 1980’lere kadar ki dönemde ‘kampüsten işe’ gibi projelerin, işsizlik gibi sorunların konuşulması mümkün değildi ‘kampüsten işe’ projesinin öğrencilerimizin katkılarıyla yürütülmesi takdir edilecek bir durumdur. Ben de sizlerin yaşında iken Çukurova Üniversitesindeki lisans öğrenimim sırasında ‘Öğrencinin Sesi’ gazetesinin çıkarılmasında çalıştım. Bunlar haz veren, insanı geliştiren uğraşlar, gelecekte sizlere de çok faydalı olacak, kuşkusuz. Bu nedenle yaptığınız işe değer ve önem vermenizi öneriyorum.
Soru: İş bakımından seçeneklerimiz nelerdir? ….
Cevap: Sizler mezun olduğunuzda da akademik kariyer düşünmüyorsanız, kamunun çok sınırlı istihdam olanaklarını beklemek düşünceniz de yoksa, özel sektöre yönelmek durumundasınız. Özel sektör bakımından Antalya önemli bir merkez ve diğer illere göre iş olanakları açısından avantajları var.
Bugün kısaca öğrencilerimizin iş yaşamında üç alternatif var. İlki tarım ve tarımla ilgili özel sektör işletmelerinde çalışmak, ikincisi kendi işini kurmak, üçüncüsü ise tarım dışı alanlarda yine özel sektörde çalışmak.
Soru: Tarım Danışmanlığı işsizlik ilgili çözüm olabilir mi?
Cevap: Özellikle 2006 yılında Tarım Bakanlığı’nın çıkarttığı Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerinin Düzenlemesine Dair Yönetmelik ile Ziraat Mühendisleri, Veteriner Hekimler, Su Ürünleri, Gıda Mühendisleri ve tarımla ilgili diğer meslek alanlarında özel sektörde görev almak ve iş kurma yetkisi vermeye dönük ‘Tarım Danışmanlığı’ sistemi gündeme gelmiştir. Tarım Danışmanlığı tarımla ilgili meslekleri içerisine alan bir yapılanmayı ifade ediyor. Tarım Danışmanlığı iyi planlandığında ve kamu desteklerinin gelişmeyi ve sürdürülebilirliği teşvik etmesi sağlandığı taktirde orta ve uzun dönemde Ziraat Mühendislerine yönelik işsizliğin çözümü için önemli bir seçenek…
Aslında yönetmelik öncesinde ve halen entansif tarım yapılan bölgelerde ve özellikle Antalya’da tarım üreticilerine, tarım danışmanlığı hizmeti veren meslektaşlarımız bulunmaktadır. Yönetmeliğin zorunlu kıldığı 120 saatlik ‘Tarım Danışmanlığı Sertifika Programını’ tamamlayıp, başarılı olanlar, resmi olarak yönetmenliğin sağladığı yetkileri ve olanakları kullanabiliyorlar.
Soru: Tarım Danışmalığının gelişmesi nasıl olmuştur. Sizin katkılarınınız olduğu biliniyor, bu konuda ne söylemek istersiniz?
Cevap: Tarım Danışmanlığı, ziraat mühendisi mesleğinin prestijini arttırma potansiyeli yüksek bir girişim olarak algılanmalıdır. Şanlıyım ki bu girişimin 2004 yılında yapılan 2. Tarım Şurasından itibaren, yani Akdeniz Üniversitesi’nin bir öğretim üyesi olarak sürecin başından itibaren içerisinde oldum. Şura’da Eğitim-öğretim, yayım, ar-ge ve bilişim komisyonu başkanı olarak dönemin Tarım Bakanı Prof.Dr.Sami Güçlü’ye bizzat bilginin verimlilik artırıcı bir girdi olduğunu belirterek, bunun için tarım danışmanlığı sistemine ihtiyaç olduğunu komisyon adına belirttim. Hatta mütevazi olmamak gerekirse danışmanlığın başlamasına ve gelişmesine katkıda bulunduğumuzu da söylememiz gerekir. Bu sürecin mesleğimize getireceği avantajları dış dünyadaki örnekleri de dikkate alarak tahmin edebiliyorum, görebiliyorum, bu nedenle sürecin yönetmeliğin hazırlanması yanında hem teorik ve hem de pratiğinde yer aldım, gönülden katkı verdim. Bunların sonucu olarak 2007 yılından beri Türkiye genelinde yaklaşık 4 bin Bakanlık onaylı sertifikaya sahip danışman yetiştirilmiştir. Bakanlığın bu çabalarına Üniversiteler ve Ziraat Mühendisleri ve diğer ilgili meslek odaları da çok önemli destek düzeyde vermiştir. Bu arada ülke genelinde, Tarım Bakanlığının yetkilendirdiği Ziraat mühendisleri odası şubeleri içinde Antalya Şube Başkanlığı en fazla sertifika programı açarak, tarımla ilgili diğer alanlarda da olduğu gibi, Antalya’nın lider olma özelliğine katkıda bulunmuştur. Bu kurslarda Tarım Bakanlığı tarafından 15 kadar öğretim elemanının eğitim verebileceğini değerlendirmiştir. Yetki vermiştir. Dolayısıyla az sayıdaki öğretim elemanından birisi olmak bize önemli sorumluluklar yüklemiştir. Son 3 yılda büyük bir özveriyle Diyarbakır’dan Tekirdağ’a İzmir’den Hatay’a, Adana’ya kadar çok sayıda sertifika programına eğitimci olarak katıldım. Türkiye genelinde 4 bin sertifikalı danışman yetiştirildiği dikkate alındığında, bin kadar meslektaşımızın sertifika aldığı kurslara eğitimci olarak katkıda bulundum. Bu çaba ve emek mesleğimize ve tarım danışmanlığına verdiğimiz önemle yakından ilişkili.
Soru: İstihdam ile girişimci üniversite arasında nasıl bir ilişki olabilir, Katıldığınız eğitimlerde girişimci bir üniversiteden olmanızın ortaya çıkardığı farklar oldu mu? Bu bakımdan Bizler şanslı mı, yoksa şanssız mıyız?
Cevap: Bu kavramlar, Akdeniz Üniversitesi’nin ve dolayısıyla fakültemizin değerleriyle uyumludur. Üniversitemiz değerleri arasında girişimci üniversite anlayışı, toplumsal faydayı öne alan ‘Toplumu Aydınlatan Üniversite’ misyonu yer almaktadır. Bu özgöreve hizmet etmiş olmaktan dolayı ve Akdeniz Üniversitesini, Ziraat Fakültesini ve Tarım Ekonomisi Bölümünü katıldığımız tüm etkinliklerde temsil etme ve tanınırlığının artmasına katkıda bulunduğumuz için de mutluyum. Bu eğitim çalışmaları sırasında örneğin Aydın ve Gaziantep’te Kan bağış kampanyaları, yine Aydın, Muğla, Mersin ve Tekirdağ gibi illerde Çevre kuruluşlarına üyelikler ve Denizli’de Kocadere köyüne bir yıl ücretsiz danışmanlık verilmesi projesi gibi sosyal-ekonomik ve çevre koruma yönü güçlü olan etkinliklere de tarafımızca öncülük yapılmıştır. Bu öncülük Üniversitemizin değerleriyle ilişkilidir ve geçmişten bugüne girişimci Akdeniz Üniversitesinin yüklediği yüklediği misyonun açığa çıkmasıdır, diye değerlendiriyorum.
Üniversitemizin girişimcilikle ilgisini 1998 yılında Akdeniz Üniversitesine geldiğimde fark etmeye başladığımı söyleyebilirim. Daha öncesine ait tam anlamıyla bilgim olmamakla birlikte bu sürecin, o dönemdeki Rektörümüz olan Prof.Dr. Yaşar UÇAR’la başladığını söylemek sanırım doğru olur. Hatta Üniversitemiz, bu girişimci ve toplumsal faydayı öne alan anlayışını; Rektör Prof.Dr. Yaşar UÇAR döneminde kurulan Antalya Teknokenti ile bugün Türkiye ikincisi olarak oldukça yükseğe taşımıştır. Ayrıca toplum ve çevreye duyarlılığını öne alan ve girişimci bir dünya üniversitesi olmanın kurumsal olarak ortaya konulduğu ve benimsendiği 2004 ile 2008 arasında, o dönemdeki Rektörümüz Prof.Dr. Mustafa AKAYDIN tarafından başlatılan ‘Stratejik Plan Çalışmaları’ ile Üniversitemiz değerlerinin oluşturulması sağlanmıştır. Bu sürecin içinde etkin olarak yer almış biri olarak, bu değerlerin oluşturulmasına katkıda bulunmuş olmayı da önemli buluyorum. Bugün belirlenen değerlerinin geliştirilmesi yönünde Rektörümüz Prof.Dr. İsrafil KURTCEPHE ile süreç devam etmektedir ve bugün ‘Işık Saçan, Toplum Aydınlatan Üniversite’ noktasına ulaşmıştır, bu durum sevindiricidir, topluma katkı yükselen bir değer olarak ifade edilmeye devam etmektedir. Bu sürecin uygulamalarla desteklenmesi bu rolün pekiştirilmesine kuşkusuz katkıda bulunmaktadır, bulunacaktır. Bu kapsamda Tarım Danışmanlığı eğitimleri ile Ziraat Mühendislerine açılacak yeni iş olanakları ile girişimci üniversite değeri örtüşmektedir. Şüphesiz Akdeniz Üniversitesi gibi girişimci bir üniversitede yer almak ve tarım danışmanlığı sisteminin gelişmesine katkıda bulunmak, ülkemiz tarımı ve ziraat mühendisliği mesleğinin geliştirilmesi yönünde çok önemli olmuştur. Bu arada sürecin içinde olmamıza katkıda bulunan Tarım Bakanlığına ve bu konuda irade beyan ederek bizi cesaretlendiren, üniversitemiz yönetimlerine teşekkür etmek isterim. Bu teşekkürü aynı zamanda sertifika almasına katkıda bulunduğumuz meslektaşlarımız ve siz genç ziraat mühendisleri adayları adına da yapmak gerekir. Çünkü bu şekilde meslektaşlarımıza yasal olarak yeni kapılar, yeni ufuklar açmak mümkün olmuştur. Bunu yapmak üniversitenin ve öğretim üyesinin temel görevleri içerisinde değerlendirilmektedir.
Soru: Erasmus’ta gerçekten Avrupanın en iyisi miyiz?
Cevap: Üniversitemiz Erasmus öğrenci değişiminde Avrupanın en başarılı Türk üniversitesidir. Tüm Avrupa ülkeleri arasında ise ikinci sıradadır. Ayrıca öğrenci topluluklarının etkinlikleri, bilimsel faaliyetleri, patent sayısı ve özel ve kamuya verilen danışmanlık hizmetleri bakımından ülkemizin en önemli Devlet Üniversiteleri arasındadır.
Sizlerin böyle bir üniversitede öğrenim görmesi, size farkında olmasanız da önemli beceriler, önemli katkılar sağlamaktadır. Bunun en önemli göstergesi herhalde sizlerin Antalya Ticaret Borsası, Fakültemiz ve Ziraat Mühendisleri Odası ile birlikte yürüttüğünüz ‘KAMPÜSTEN İŞE’ projesidir. Bu yaptığınız röportaj konusu bile girişimci bir üniversite ve girişimci bir fakültede öğrenim görmenizin bir sonucudur. Bu bakımdan projenizi destekliyorum.
Soru: Biliyoruz ki, ZM İstihdamına ve öğrencilerin geliştirilmesine yönelik çalışmalarınız da var? Bilgi verir misiniz. Neler önerirsiniz?
Cevap: Sonuç olarak 1996 yılında Çukurova Üniversitesi ve 1999 yılında Akdeniz Üniversitesinde Türkiye geneli için Ziraat Mühendisliğine(ZM) ve öğrencilerin İstihdamına yönelik özel sektörün beklentileri konularında yaptığımız araştırmalarda istihdam koşullarına yönelik çok önemli veriler elde ettik. Özel sektörde iş bulmada en önemli konuların mesleği sevmek, çalışkan, kararlı, azimli olmak, yüksek bilgi ve beceri donanımıyla mezun olmak ve diğer faaliyetlere katılarak kendini geliştirme yönünde istekli olmak olduğunu saptadık.
Bunun yanında yaptığınız çalışmaların da ortaya koyduğu gibi nitelikli, kendini sürekli geliştirme öğesine sahip, güvenilir, dürüst, kişilikli, analitik düşünen ve sorun çözme yeteneğine sahip olmak gibi niteliklerle donanmış olmak önemlidir. Sizler de bu konulara dikkat eder ve kendinizi mesleki ve kişilik özellikleri bakımında iyi donatırsanız istihdam konusunda çok önemli avantajlara sahip olabilirsiniz. Ayrıca tarımın çok geniş bir bilim dalı olması uzmanlaşmayı güçleştirmektedir. Siz genç Ziraat Mühendisleri adaylarına tarımın özel ve dar bir alanında (örneğin topraksız tarım, bitki besleme, projelendirme hatta yalnızca domates yetiştiriciliği gibi konularda) uzmanlaşmanızı öneriyorum. Ziraat mühendisiyim, ama A alanında yeterliyim, güçlüyüm ve uzmanım demek, iş bulmada ve kendinizi geliştirmede size çok önemli avantajlar sağlayacaktır. Ayrıca bir ülke için en önemli kaynak sahip olduğu yetişmiş nitelikli insan kaynağıdır, bunu unutmayınız. Bu bakımdan her birinizin farklı potansiyelleri var ve çok önemlisiniz. Aileleriniz ve ülkeniz sizlerin yetişmesi için olağanüstü çabalar sarf ediyorlar. Buna göre kendi donanımınızı üst düzeye getirmek yönünde bilişim, bilgisayar, yabancı dil konularında çok iyi olmalısınız. Kendi sağlığınızı korumak yönünde sigara gibi alışkanlıklardan uzak durmalısınız. Toplum ve çevre sağlığı, doğa kaynakların korunması konularında duyarlılıklarınız olmalı, bu amaçla sivil toplum kuruluşları ve öğrenci toplulukları içerisinde sorumluluklar almalısınız. Bunların da gelişmenize önemli katkılar yapacağı açıktır. Sizlere ve tüm öğrencilerimize üstün başarılar diliyorum.
Orhan Özçatalbaş |