SİVİL TOPLUM HAREKETİ ve KORKUTELİ ÖRNEĞİNe zamandan beridir yazmayı tasarladığım ve çok önemsediğim Sivil Toplum Kuruluşları konusunu; Korkuteli Örneği üzerinden yazmaya karar verdiğimde, geçmişe doğru 10 yıllık bir yolculuk yaptım. Korkuteli örneğinde konu; eğitimdi, yüksek öğretimdi, çevresine ışık vermek, üyesi olduğu toplumu geliştirmek için mücadele veren bir grup gönüllünün içten ve yürekli mücadelesiydi, amaç saftı, temizdi, sağlıklıydı. Sonuçta gelişmiş dünyanın kapılarını açma yönünde inisiyatif almak ve sonraki kuşaklara yarışta geç kalmamaları için ışık olmaktı, yol gösterici olmaktı. Doğrusu gelişmiş ülkelerde toplumsal önderlik ve yarar bakımından çok başarılı örnekleri olan Sivil Toplum Kuruluşlarının(STK), ülkemizdeki yetersizlikleri dikkate alındığında bu başarı öyküsü önemliydi ve paylaşılması gerekiyordu ki; diğer STK’lara da esin kaynağı olmalıydı. Korkuteli ile ilk bağımız Akdeniz Üniversitesinin bir meslek yüksekokulunun daha Korkuteli’de kurulmasıyla başladı. Yüksekokulun kurucu müdürü Sayın Prof.Dr.İbrahim Uzun’un davetiyle Müdür yardımcısı olarak Antalya’nın bu güzel yayla ilçesinde görev yaptık ve Korkuteli'yi, Korkuteliliyi tanımaya başladık… Daha sonra 2004 yılında yüksekokul müdürlüğü görevini almamız ile Şehzade Korkut’un elini daha yakından tanımaya devam ettik. Ve çok değer verdiğimiz yükseköğretime hizmete gönülden destek verdik, vermeye çalıştık.Ağustos 2008 tarihine kadar sürecek olan görevimizin başlangıç yıllarında, tanıdığımız ilk önemli sima Sayın Galip KAYA ve sonrasında onun yanında her koşulda bulunan ve gönlü Korkuteli’ne hizmet etme aşkıyla dolu arkadaşları oldu. Kurumsal olarak ise Korkuteli’de yükseköğretimin önemine inanmış ve ilçenin geleceğini yükseköğretimi başlatmak suretiyle biçimlendirmek isteyen bu gönüllü bir avuç insanın kurduğu bir KEKSAV gerçeği vardı. Yani açık yazılımıyla Korkuteli Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı. Galip Bey veya genelde hitap ettiğimiz şekliyle Galip Amcamız avukat, parlamenter, önder ve aydın kimliğiyle zor olanı başarmak üzere; tamamını sayamayacağım Halil Dal, Galip Kocaer, Ziya Yörük, Cevat Alp, Sait Eryılmaz, Arif Cebeci, Sevim Kavukçu, Mehmet Ali Ersan, Gülel gibi çok değerli arkadaşlarıyla ve başta Korkuteli Belediye Başkanı Sayın Adnan Uğurlu olmak üzere ilçe yöneticileriyle birlikte yola çıkmışlardı. Aslında zor bir görev üstlenmişlerdi, çünkü bir STK’yı başarıyla amacına ulaştırmak zordu, tam anlamıyla bu konuda önemli deneyimler ve sonuçlar yoktu. Ancak bizi etkileyen en önemli konu Galip Kaya’nın önder ve karizmatik kişiliği etrafında toplananların, her görüşten, her kesimden insanlardan oluşuyor, olmasıydı. Aslında bu başlı başına bir başarıydı, hele hele yerelde ve 18 bin nüfuslu bir ilçede çok daha büyük bir başarıydı. Vakıf başkanı Galip Kaya disiplinli ve azimle çalışıyordu. Bazen sabah 7’de bazen akşam 10’da arıyor, gün içinde ve sonraki günlerde yapılacak faaliyetlerle ilgili olarak görüşmeler yapıyorduk. Kısaca kendisinin ve değerli eşi Eda Hanımın da tüm yaşamı yüksekokul olmuştu. Bu şekilde yöneticilik dönemimizde KEKSAV’ın gönüllü üyeleriyle birlikte; kimlerle ne kadar görüşme yaptık, ne kadar faaliyet gerçekleştirdik, doğrusu hatırlamak güç. Sayın Alaeddin Yüksel’den Menderes Türel’e Erdal Öner’e, Süleyman Evcilmen’den Muhittin Böcek’e, Kemal Özgen’e, İlhami Kaplan’a, Bilal Özgür’e, Mehmet Cadıl’a küçük büyük çeşitli özel sektör kuruluşlarına kadar pek çok önemli kimseyi ve temsil ettikleri kurumları ziyaret ettik. Ve başta sayın milletvekilleri başta olmak üzere, pek çok değerli yönetici ve eğitim gönüllüsü etkinliklerimize katıldılar, destek verdiler… Yine her faaliyette Üniversitemiz yönetimi ve birimleri sürekli bizleri cesaretlendirdi, destekledi. Aslında bir eğitim gönüllüleri hareketi olan KEKSAV esas olarak pek çok başarıya imza atmıştı. Henüz okul binası dahi yokken, yurt binası da dahil olmak üzere fiziki mekanları hizmete açtılar. Buna karşın ilçede değişimin karşısında yer alan ve direnç gösteren önemli bir grup ta bulunuyordu. Bu grupların inanılmaz tepkilerini iyi niyetle göğüslediler, değişimin karşısında direnç gösteren kişi ve grupları doğru iletişimle kendilerine bağladılar yada tepkileri minimize ettiler... Doğrusu o ya, bu çokta kolay olmadı. Ve aslında Korkuteli’nin çok zaman kaybetmesine neden olundu. Oysaki KEKSAV hareketinin niyeti samimiydi, saftı. Korkuteli’nin doğusunda bir eğitim güneşinin doğuşunu görmeyi hayal ederek, bir yüksekokul kurmak ve bağımsız bir okul binası yapmak üzere yola çıkmışlardı…
Bunun ilk adımı olarak 7 Aralık 2004 tarihinde Akdeniz Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Mustafa Akaydın ile bir protokole imza koydular… Vakıf olarak okul binasını yaptırıp iki yıl içinde üniversiteye teslim etmeyi öngörüyordu. Çok anlamlı bir törenle mayıs 2005’te 98 bin metrekare alan üzerinde okul binasının Lalelik tepesi’nde temeli atıldı.
Başlangıçta 3 katlı ve 3 bin metrekarelik bir okul planlanırken, son derece zekice ve isabetli bir kararla yakın maliyetle 4 kat ve 4 bin metrekarelik bir proje geliştirildi ve uygulanmaya başladı. Antalya’da ve pek çok yerde, bazı hayırseverler tarafından kendi adlarını taşıyan önemli sayıda yüksekokul binası yaptırılmıştı. Ancak Korkuteli’deki olay kesinlikle çok farklıydı. Devlet desteği olmadan bir sivil toplum hareketiyle bir okul binasını tamamıyla birden fazla hayırseveri bir araya getirerek, onların katkılarıyla yapmak kolay bir iş değildi.
Galip Bey ve arkadaşları çok büyük mali zorluklarla karşılaştılar, beklenen yardımlar bir türlü yeterli gelmiyordu. Bunu aşmak için kendi fedakarlıkları yanında ikili ilişkilerle hep bir çıkar yol bulmayı denediler ve her defasında güç de olsa başardılar. Ekonomik kriz dönemlerinde dahi çeşitli etkinlikler düzenleyerek veya yeni kaynaklar araştırarak hep süreci kısaltmaya, çalışmaları hızlandırmaya çalıştılar. Hatta Vehbi Koç Vakfı gibi önemli kuruluşlarla görüşerek, uzmanlarını davet ederek kaynak sağlama yönünde ikna etmeye çalıştılar, çalıştık. Sözler alındı, ancak bir türlü olmadı… Ancak bu eğitim gönüllüsü grup kararlılığından hiç vazgeçmedi, asla geri adım atmadı. Aslında Vehbi Koç Vakfı oldukça ümitlendirmişti, hepimizi. Çünkü “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” düşüncesini benimseyen bir grubun; meslek yüksekokulu konusuna “memleketin yüksek meselesi” olarak bakacağını ümit etmiştik, temsilcilerini misafir ettik, bekledik… olmadı, olamadı…
Yerel destek konusu ise olayın diğer önemli boyutuydu. Kuşkusuz yerel destek çok daha yüksek düzeylerde olmuş olsaydı, çok daha erken hedefe ulaşılabilirdi. “Üniversiteyi çağdaşlığın ilk kapısı” olarak gören, Korkuteli’de yükseköğretim gönüllülerinin öncülerinden ve KEKSAV’ın önemli aktörlerinden gazeteci yazar Sayın Cevat Alp; bu durumu “Korkuteli’lilerin ilgisizliği” ile açıklayıp, birlik ve beraberlik adına sınıfta kalınmış olduğunu” yazsa da; bu değerlendirmenin beklentilerin altında kalan katkılarla ilişkili olduğunu düşünmek gerekiyor, sanırım.
Sonuç olarak; neredeyse Cumhuriyetle yaşıt olan genç yürek Sayın Galip Kaya önderliğindeki bu sivil toplum hareketinin başarıya ulaştığını gösteren temel gösterge aslında her şeyden önce bine yaklaşan öğrencisiyle Korkuteli Meslek Yüksekokulu’nun varlığı olmuştur. İkinci gösterge ise iki binden fazla öğrenciye hizmet verecek olan yüksekokul binasının yapılmış olmasıdır. Üçüncü gösterge ise bu alandaki diğer gelişmeleri sağlama yönünde ortaya konulan iradenin sürekliliğini ve tazeliğini korumasıdır.
Ve bir sivil toplum kuruluşu olan KEKSAV’ın çok büyük mücadeleler sonucunda ortaya koyduğu eser olan yüksekokul binası artık her sabah Korkuteli’nin doğusundan güneşle birlikte doğuyor…
Güneş doğudan doğduğu sürece bu başarı öyküsü; her doğuya bakana ve her yeni ve başarıya aç olan sivil toplum hareketine illham kaynağı olmalı…
|
|