Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 21 Kasım 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Yazarlarimiz » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

YÖRESEL DEĞERLER !

Orhan Özçatalbaş, 12 Mart 2010 

Bugün 12 Mart 2010, aldığım bir mesajdan ve ulaşan bilgilerden anlıyorum ki,  Antalya 28 Nisan- 1 Mayıs tarihlerinde yapılacak olan YÖREX Antalya 2010, Birinci Yöresel Ürünler Fuarı için yoğun bir şekilde yazırlanıyor.  

Konu, yöresel ürünler olunca, 5 Ekim 2009 tarihinde kaleme aldığım bir yazımı hatırladım. Tekrar okudum ve yazının içeriğine bakarak o tarihte, ilgililerle ve alanın paydaşlarıyla paylaştığım görüşlerimi bir kez de sizlerle paylaşmak istedim.   

Söz konusu yazıyı, Gaziantep Mutfağı'nın tanıtımı amaçlı "Gurme Festivali" ve "4.Uluslararası Antepfıstığı Kültür Ve Sanat Festivali" üzerine kaleme almıştım. Amacım konuyla ilgili olarak güncel ve önemli bir konuyu dile getirmek ve   mesajımızın bazı kesimleri harekete geçirmesini sağlamaktı. Yazıda; "Gaziantep'i ziyaret eden herkes mutfağının zenginliğine hayran kalıyor, Son ziyaretimde tarihi mekan ve zenginlikleriyle ve de Zeugma ile birleştirildiğinde  önemli bir turizm potansiyeli çıkıyor. Özellikle başarılı tarihi mekan restorasyon örnekleri, tarihi mekanları ve restorasyonla oluşturulmakta olan butik otel çalışmaları tanıtımda Gaziantep’i güçlü hale getiriyor. Aslında tüm gelişmiş ülkelerin her şehrinde "eski yerleşim yerleri korunuyor" ve bu alanlar şehrin turizm amaçlı kullanılan alanları oluyor. Türkiye genel olarak bu potansiyeli çok fark etmiş değil. Antalya gibi hızla sonuç almaya uygun bazı örneklerimiz var, ancak pek çok değer ise hızla kayboluyor. Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığının ve özellikle yerel yönetimlerin yeni bir bakış ve yaklaşımla yeni politikalar üretmesi zorunlu görünüyor", demiştim.  

Yine yazının devamında, "Gaziantep'deki bu hızlı gelişimi bilimsel çalışmalarla desteklemek de gerekiyor ve uluslararası düzeyde sahip olduğu bu degerlerini korumak üzere coğrafi işaret tescili işlemlerini de yapmak gerekiyor. Yoksa başka bir ülke/ulus Gaziantep'in Cağırtlak Kebabını, Altı Ezmeli Kıyma Kebabını, Alinazik, Yuvarlama ve Antep Fıstığı Tatlısı gibi pek cok değerini (coğrafi işareti kendi adına almak üzere) kendi adına tescil ettirebilir ve yeryuzunde o il/bölge/ulke patentiyle anılmasını sağlayabilir. Bu durumun da dikkate alınarak Ticaret ve Sanayi Odası ile Ticaret Borsalarının girişimde bulunması ve bu süreci yönetmesi uygun olacaktır. Zaman kaybetmeden  sürecin tamamlanması turizme ve ilgili sektörlere de önemli katkılarda bulunacaktır.", diye yazmıştım.   

Yine yazıma; "Bilindiği gibi coğrafi işaret, ölçülebilir, tadılabilir, tanımlanabilir  veya farkedilebilen bir niteliği ile, ünlenmiş, bir yöreyle(Hereke Halısı, Buldan Kumaşı...), şehirle(Çorum Leblebisi, Bursa İskender Kebabı, Adana Kebabı, Hatay Künefesi, Diyarbakır karpuzu gibi...), bölgeyle (Ege pamuğu...) yada ülkeyle (Türk Lokumu veya döneri...) özdeşleşmiş bir ürünün sahiplenilmesini ve  tanıtımını yapmayı sağlayan tescil işlemini gösteren işaretlerdir. Ülkemiz bu açıdan oldukça zengindir ve hemen her ilin tescil edilecek pek cok ürünü bulunmaktadır. Buna göre Coğrafi işaretlemenin yalnızca mutfakla sınırlı olmadığının da farkında olarak Antalya, Hatay, Muğla, Adana, Diyarbakır, Siirt, Bolu, Aydın, Denizli, Tekirdağ, Şanlıurfa gibi pek çok ilimizdeki önemli değerlerinin kaybedilmemesi için coğrafi işaret tescili işlemlerini tamamlamaları gerekiyor, çünkü küreselleşen dünya tüm yerel değerleri tüm dünyaya sunmaya olanak tanıyor. Görev daha cok yerel birimlere Ticaret ve Sanayi Odaları ve Ticaret Borsalarına düşüyor, görünüyor.", diye yazımı tamamlamıştım.   

Bugün aldığım mesajdan ve ulaşan bilgilerden anlıyorum ki,  Antalya Ticaret Borsası verdiğimiz mesajı tam olarak destekleyen bir anlayışla Antalya’nın en büyük fuar organizasyonlarından birini gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Burdur, Bolu, Trabzon gibi pek çok ile ait değerler/yöresel ürünler 28 Nisan- 1 Mayıs tarihleri arasında Antalya’da düzenlenecek olan YÖREX 1. Yöresel Ürünler Fuarı’nda  buluşacak...  Ve fuara destek arayışı kapsamında Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır ve fuar düzenleme üyelerinin  Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı,  Tarım ve Köyişleri Bakanı ve Türk Patent Enstitüsü Başkanı  ile görüşerek fuara katılacak ürünlerin tescili konusunda görüş alışverişinde bulunması sürecin, fuara katılacak olan yöresel değerlerin somut sonuçlarla destekleneceği yönünde önemli mesajlar içeriyor. Ayrıca medya ile ilişkiler konusunda da çalışmalar yapılıyor. Bu kapsamda TRT’den de destek veriliyor. Özellikle “Bu Toprağın Sesi”, YÖREX Antalya Birinci Yöresel Ürünler Fuarı’ndan üç gün boyunca canlı yayın yapacağını bildiriyor.  

Unutmamak gerekir ki her şeyden önce “YÖRESEL DEĞERLERİMİZ, bizim değerlerimiz, yani insanımızın ve ülkemizin yüzlerce yıldan beri, kültürüyle, nitelikleriyle, insana, insanlığa, doğaya ve dünyaya bakış felsefesiyle oluşturduğu özgün değerlerimiz. O halde tüm toplumun sahip çıkması gereken en önemli değerlerimiz içerisinde yer almak durumunda… Tabiî ki bu alanda da bilim dünyasının önderliği önemli. Bu kapsamda konuyla ilgili olarak 2008 yılında Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nin düzenlediği ve takip ettiğim Uluslararası Akdeniz Ülkelerinde Yöresel Ürünler Ve Sürdürülebilir Bölgesel Kalkınma" toplantısından da bahsetmek gerekiyor. Prof.Dr. Yavuz Tekelioğlu'nun önderlik yaptığı ve önemli sayıda yerli ve yabancı uzmanın katıldığı toplantı, sergi ve diğer organizasyonlar çok başarılı ve yararlı geçmişti.   

Şu bir gerçek ki, günümüz değerleriyle konu ele alındığında yöresel ürünlere coğrafi işaret almak "ülkenin kendi değerlerine sahip çıkması", anlamına gelmektedir. Ayrıca bu özgün değerlerin özellikle dış ticarette ve turizmde de önemli avantajlar sağladığı dünyada çeşitli örneklerle ortaya konulmuştur, dolayısıyla konu bu yönüyle de çok önemlidir. Örneğin bugün ülkemizde yenilikçi bir girişimcilik örneği olarak, Hitit İmparatorluğu'nun başkenti Hattuşa’da Hitit yemeklerini sunan 3500 yıl öncesinin mutfağını tatmaya olanak sağlayan Hitit Mutfağı girişimi bulunuyor… Peki ya Selçuklu, Osmanlı yada diğer uygarlıkların başkentlerinde o dönemin değerlerini sunma yarışında olanlar var mıdır? Varsa nasıl teşvik görmektedirler. Bunu da incelemek gerekiyor… Ayrıca Avrupa’da bazı önemli yerlerde “Sultan’s Palace”, gibi otantik isimlerle açılan yerlerde yöresel, kültürel ve ulusal değerlerimizin kıymet gördüğü ve talep edildiği biliniyor…   

Sonuç olarak; pek çok değerimiz var ve bunları sahiplenmek gerekiyor. Burada belirmek gerekir ki, bu sürecin başarıya ulaşmasında ilk aşamada önemli rol bilim dünyasına düşmektedir. Bunun kamu kuruluşlarınca desteklenir hale gelmesi ikinci aşamadır. İnisiyatifin Sivil Toplum Kuruluşlarınca ele alınıp, gündeme getirilmesi ve somut çalışmalar haline dönüştürülmesi sürecin üçüncü basamağıdır. Son basamak ise bu değerlerin tescilinin yapılarak, ilgili yöre ve ülke için değer üreten bir hale getirilmesi ve bunun sürdürülebilirliğinin sağlanmasıdır.  

Antalya bu konuda da liderlik görevini üstlenmiş görünüyor,   bu sürecin akademik tarafında bulunan olarak, girişimi destekliyor, süreci somut sonuçlar alma yönünde şekillendiren ve destek veren kurum ve kuruluşlara başarılar diliyoruz.     
 

Saygılarla.  

Orhan ÖZÇATALBAŞ 

Ekleme Tarihi
12.04.2010
Ekleyen Kişi
Orhan Özçatalbaş


Paylaş | |
 DİĞER YAZILARI