ŞEVKET ÖZÜGERGİN
EKONOMİK BÜYÜME STRATEJİLERİ Her ülkenin ekonomik büyümeye ihtiyacı vardır. Çünkü ekonomik büyüme, finansal istikrarı sağlar, istihdam hacmi yaratır, yaşam standartlarını yükseltir, ülkenin güvenirliliğini ve itibarını arttırır. Ekonomik büyümenin hızını ve sürdürülebilirliğini sağlayan ana unsur, büyümenin hangi kaynaklarla finanse edileceğidir. Türkiye için de ana sorun budur. Kaynaklar, iç kaynaklar ve dış kaynaklar olarak ikiye ayrılır. Dış kaynaklar, dış borçlanma, doğrudan yabancı yatırımlar ve kısa vadeli sermaye girişleridir (sıcak para). Her ülkenin ekonomik yapısı, kaynakları, yaşam standartları, beklentileri ve dolayısıyla konuya yaklaşımları birbirlerinden farklıdır. İsterseniz biz tabloya Türkiye açısından bakalım. Ülkemizin dış borç stoku yaklaşık 370 milyar dolardır. Önümüzdeki 12 ay içinde ödenmesi gerekli borç miktarı 165 milyar dolardır. Borç miktarını arttırmak, ülkenin mali itibarını sarsabilir, para bulmakta zorluk çekilebilir, özellikle Amerikan Merkez Bankası (FED) in, para musluklarını kısma kararından sonra, bulunacak paranın maliyeti artabilir. Zaten istikrarlı bir büyümenin finansmanını, istikrarsız bir kaynakla yapmak doğru değildir. Doğrudan yabancı yatırımlar sağlıklı bir kaynaktır. İstihdam yaratır, yeni teknolojiler getirir, dış pazar genişlemesine yol açar. Ancak yatırımcı, güvenlik, karlılık, ekonomik ve siyasal istikrar, çabuk ve tarafsız işleyen bir hukuk düzeni sık değişmeyen bir mali mevzuat ister. Türkiye 2009 finansal krizinden önce 20-22 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım çekebilirken bu miktar şimdilerde 12-15 milyar aralığına gerilemiştir. Sıcak paranın yararlı yanları da, zararlı yanları da vardır. Tasarruf açığımızı kapatıp, faizleri düşürür. Büyümeyi finanse eder. Ucuzlayan ithalatla, mal arzını arttırarak talep enflasyonunu dizginler. Ancak ithalatı ucuz, ihracatı pahalı hale getirdiği için, dış ticaret dengesini bozar, cari açığı yükseltir, ucuz ithalat yerli üretime zarar verir, kurlarda oynaklığa sebep olur, geçicidir, gelişi olumlu, gidişi olumsuz etki yapar. Kalıcı hale gelmesi için istikrarlı, güvenli ve karlı bir ortam arar. Türkiye, 2010 ve 2011 yıllarında sıcak paranın desteği ile % 9 luk bir büyüme hızına ulaşmış ancak cari açık çok yükseldiği için 2012 yılında yumuşak bir inişle büyüme hızını % 2,2 ye düşürmüştür. Cari açığı yüksek olan ülkeler, ekonomik açıdan kırılgan bir yapıya sahip olan ülkelerdir. Cari açık ve bu açığın finansmanı en önemli ekonomik sorunumuzdur. Türkiye bu nedenle, G.Afrika, Brezilya, Hindistan ve Endonezya ile birlikte kırılgan ekonomiler arasında gösterilmektedir. Büyümeyi finanse edecek iç kaynaklar ise başta ihracat olmak üzere, uluslararası müteahhitlik, uluslararası nakliye gelirleri, turizm gelirleri, işçi dövizleri ve benzeri girdilerdir.
Görebildiğimiz kadar Türkiye’nin ihracatı, büyümeyi finanse edecek bir hızda gelişememektedir. Nitekim 2012 yılında 152,4 milyar dolar olan ihracatımız, geçen yıl 151,9 milyar dolara gerilerken, ithalatımız 236,5 milyar dolardan 251,6 milyar dolara yükselmiştir. Bir başka deyişle dış ticaret açığımız artmıştır.
İhracatımızın yapısı ve alınması gereken önlemlere bir başka yazımızda değineceğiz. |