BMM’de görüşülen Hükümet Programı’nın ekonomi ile ilgili bölümleri, önümüzdeki yıllarda uygulanması düşünülen politikalarla ilgili tercihleri ortaya koymaktadır.
Bu tercihleri şu şekilde özetlememiz mümkündür.
Büyüme hızlı bir şekilde devam edecektir. Daha doğru bir ifade ile, cari açığın kapanması için büyüme hızının sınırlandırılması yönünde bir müdahale sözkonusu olmayacaktır.
Büyüme hızını, iç ve dış konjonktür belirleyecektir. Program’da gerçekleştirilmesi öngörülen büyük projelerin varlığı ve istihdam hacminin önemine yapılan vurgulamalar, büyüme tercihini desteklemektedir.
Program’da ihracata dayalı bir ekonomik büyüme öngörülmektedir. Bu amaçla ihracat odaklı bir üretim stratejisi izlenecektir.
Bu tercih elbette doğrudur, Dış ticaret fazlası veren ülkelerin, daha hızlı ve daha sağlıklı bir büyüme performansı sergilediği bilinmektedir. Sonuçta ihracat, en sağlıklı ve en kalıcı döviz kaynaklarından biridir.
Ancak, bu hedefe varabilmek için bazı şartların da yerine getirilmesi zorunludur.
Üretimin, dış talepler ve bunlarda meydana gelebilecek değişiklikler dikkate alınarak planlanması gereklidir.
Rekabet edebilir ve katma değeri yüksek sektörler belirlenmeli ve teşvikler bu alanlardaki üretime kaydırılmalıdır.
Kur rejiminin ihracatı teşvik edecek bir şekilde yürütülmesi gerekecektir. Bu durumda, TL’nin değerini yükselten ve ihracatı daha pahalı, ithalatı daha ucuz hale getiren sıcak paranın kontrolü gerekecektir. Program’da, dalgalı kur sisteminin uygulanmasına devam edileceği öngörüldüğüne göre, Merkez Bankası’nın zaman zaman kur sistemine müdahalesi gerekebilecektir.
Uluslararası konjonktürde meydana gelebilecek değişiklikler zorunlu kılmadıkça, Merkez Bankası’nın, politika faizlerinde önemli bir değişikliğe gitmeyeceği anlaşılmaktadır. Program’da tek haneli faiz ve tek haneli enflasyonun kalıcı hale getirilmesine çalışılacağı ifade edilmektedir.
Düşük faiz ve düşük enflasyon, finans piyasalarındaki kazançları sınırlayacak ve kaynaklar daha karlı hale gelecek reel sektöre kayacaktır diye düşünülmektedir.
Bu bakış açısı da, ilke olarak doğrudur ama bazı farklı boyutları da vardır. Politika faizi ile , piyasa faizleri arasındaki makas açıldığında, bankalar Merkez Bankası’ndan düşük faizle borçlanmakta ve bu kaynakları daha yüksek getirisi olan Hazine kağıtlarına yatırmaktadır. Bu durumda, politika faizlerinin bir etkinliği kalmamaktadır.
Hükümet, sıcak para sorununu önemsemekte ancak ekonomiye bir tehdit unsuru olarak görmemektedir.
Cari açık ise artmaya devam etmektedir.
Geçen yılın ilk 5 ayında 16,8 milyar dolar olan açık, bu yılın aynı döneminde 37,2 milyar dolara yükselmiştir. Mayıs ayı itibariyle yıllandırılmış bazda cari açık 68,1 milyar dolara çıkmıştır. Cari açık, milli gelirin % 9’una ulaşmaktadır. İç talep büyümesi ithalatı tetiklemeye devam etmektedir. Dış piyasalardaki talep koşulları, ihracatı bir noktadan sonra zorlamaktadır.
Hızlı büyüme istenilmektedir ama büyümenin finansmanı da önemli ölçüde sıcak para ile yapılmaktadır. Cari açık arttıkça da, dış kaynaklara olan ihtiyaç aynı şekilde artmaktadır.
Program’da açıkça belirtilmemekte de olsa, cari açığın finansmanında sıcak para dışında, diğer bazı araçlar düşünülmektedir.
Doğrudan Yabancı Yatırımların arttırılması için teşvik edici bir ortam yaratılması düşünülmektedir. (Bu yılın ilk 5 ayında yurda bu yolla giren kaynak 5 milyar dolar civarındadır.
Net hata ve noksan kaleminden ve muhtemelen komşu ülkelerden gelen kaynağın katkısına güvenilmektedir.
Dünya ekonomilerinde yavaşlama vardır. Para kaynakları, daha güvenli ve gelişen ülkelere yönelmektedir. Bu itibarla uygun dış kaynak bulmakta zorlanılmayacağı düşünülmektedir.
Enerjide dışa bağımlılık oranı % 70 lere varmıştır. Yerli üretime öncelik verilecek ve ithalat azaltılacaktır.
İthalata dayalı ihracat yapısı değiştirilecektir. Yani, ihracat ürünlerinde daha fazla yerli girdi kullanılması teşvik edilecektir.
İç talep, zaten Merkez Bankası ve BDDK önlemleriyle yeterince sınırlandırılmaktadır.
Ekonomi, sonuçta bir tercihler rejimidir ve Hükümet, tercihlerini ve hedeflerini ortaya koymuştur.
Uygulamaları ve bunların başarı derecelerini, yaşayarak göreceğiz.
Şevket Özügergin
Tuyap
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı