ŞEVKET ÖZÜGERGİN
İYİ GELİŞMELER DE VAR, KAYGILAR DA..
Türk ekonomisinin en önemli sorunu olan cari açıkta bir daralma izlenmektedir. Merkez Bankası verilerine göre cari açık, dış ticaret açığındaki gerileme ve net hizmet gelirlerindeki artışla 2014 yılının ilk dört ayında, geçen yılın aynı dönemine nazaran % 34 azalarak 16,37 milyar dolara gerilemiştir. Değer olarak gerileme 8,28 milyar dolardır.
Cari açığın temel nedeni, dış ticaret açığı yani ithalat ile ihracat arasındaki farktır. Genelde ithalatımız, ihracatımızdan daha hızlı artmakta ve oluşan dış ticaret açığı, cari açığın da artmasına sebep olmaktadır. Ekonomik büyüme hızının yüksek olduğu dönemlerde ithalat artmakta, ihracatımızdaki yapısal sorunlar ve hedef ülkelerdeki pazar daralmaları nedeniyle ihracatımız aynı düzeyde gelişme gösterememektedir. Sıcak para girişinin çok yüksek değerlere ulaştığı dönemlerde de Türk Lirası değer kazandığı için, ithalat ucuzlamakta, ihracat daha pahalı hale gelmekte ve bu da dış ticaret açığını ve dolayısıyla cari açığı arttırmaktadır. 2013 yılında 65 milyar dolar olan cari açığın bu yıl sonunda 55 milyar dolara kadar gerilemesi beklenmektedir. Şüphesiz bu hedefin gerçekleşmesi, uygulanacak kur politikasına, iç tüketimin sınırlanması için alınan önlemlerin başarısına, petrol fiyatlarına ve jeopolitik gelişmelere bağlı olacaktır. Türkiye, dış enerji kaynaklarına bağlı bir ülkedir. Her yıl yaklaşık 55-60 milyar dolarlık enerji faturası ödemektedir. Petrol fiyatlarındaki her 10 dolarlık artış, cari açığa 5-6 milyar dolarlık bir ek yük getirmektedir. Irak’ta meydana gelen olaylar, günlük 3,3 milyon varil üretim kapasitesine sahip Irak’ın üretimini belirsiz kılmakta, en büyük petrol rafinerisi yabancı güçler tarafından işgal altında tutulmaktadır. Belirsizliğin ne zaman ve ne şekilde sona ereceği de bilinmemektedir.
Kaldı ki Irak, 12-15 milyar dolarlık yıllık ihracatımızla en çok ihracat yaptığımız ikinci ülkedir. İhracatımızın en önemli bölümünü gıda maddeleri ve çeşitli tüketim ürünleri ile inşaat malzemeleri oluşturmaktadır . Irak’ın bu ürünleri satın alabileceği uygun bir alternatif ülke yoktur. Ancak ne kadar süreceği belli olmayan bir zaman dilimi içinde ihracatımızın da, nakliye gelirlerimizin de ve müteahhitlikten elde ettiğimiz kazançların da olumsuz etkileneceği ve cari açığımıza ek yükler getireceği de açıktır.
Cari açığın miktarı kadar ve belki de daha önemli olan bu açığın nasıl finanse edileceğidir. Çünkü Türkiye, büyümesi için dış kaynaklara bağımlı bir ülkedir. Bol ve ucuz dış kaynak bulmak zorundadır. Bu alandaki gelişmeler umut vericidir. Amerikan Merkez Bankası(FED), gelişmekte olan ülkelerin durumunu da dikkate alan bir politika izlemekte, kaynakların ABD’ne kaymasını sağlayacak faiz artışları için acele etmemektedir. Bu durumda ellerinde büyük fonlar tutan yatırımcılar gelişmekte olan piyasalara yönelmektedir. Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişleme politikası da, aynı olumlu etkiyi yapmaktadır. Bu yılın ilk çeyreğinden itibaren sermaye girişlerinin artması Türkiye’yi de rahatlatmıştır. Bankalar ve özel sektör, yurt dışından kolaylıkla kaynak bulabilmektedir. ABD ve genelde Batı’nın, Kırım ve Ukrayna olayları nedeniyle Rusya’ya uyguladığı finans sektörü ambargosu, Rus bankalarının çok aktif oldukları para piyasalarından çekilmelerine yol açmış ve Türk bankaları bu durumdan yararlanarak daha kolay ve daha uygun şartlarla borçlanabilme imkanına kavuşmuşlardır.
Küreselleşmiş bir dünyada dengeler hızla değişmektedir. Gerçek olan bu denge değişikliklerinin belli sayıda güçler tarafından yapılıyor olması ve çok sayıda ülkenin bu değişikliklere uyma durumunda kalmasıdır. Bu itibarla uyma zorunda olanlar, her türlü değişikliğe karşı da hazır olmalıdır. |