ŞEVKET ÖZÜGERGİN
NET İHRACATÇI VE İKİLİ TİCARET DENGESİ İSTEKLERİ
Son haftalarda ihracatımızla ilgili yeni bazı konuları tartışıyoruz. Bunlardan biri de ‘ net ihracatçı’ kavramıdır. Buna göre, belli dönemlerde en fazla ihracat yapan şirketlerin isimlerini yani ihracat şampiyonlarını açıklamak yetmez. İhracat sektörlerinin hatta ihracatçı şirketlerin ithalat rakamlarını da açıklamak, daha sonra ithalatlarını ihracatlarından düşerek ülkeye kazandırdıkları net değeri bulmak gereklidir. Ödüller de,bu yöntemle bulunan net ihracat değeri üzerinden verilmelidir. Amaç, ihracatın mümkün olduğunca yerel girdi ve katkılarla yapılmasını teşvik etmektir. Böylece, ithalata bağımlılık azalacak, dış ticaret açığı ve cari açık gerileyecektir.
Amaç iyidir de, sadece istemekle gerçekleşecek gibi durmamaktadır.
Türkiye’nin ana ihracat sektörlerinin dışa yani ithalata önemli ölçüde bağımlılığı bilinmektedir. Örnek vermek gerekirse ithalata bağımlılık oranı (ihracat ürününü piyasaya hazırlamak için kullanılan ithal ham madde, makine, enerji, ambalaj vb) sanayide % 43,enerjide % 72, otomotivde % 51, kimyasallarda % 56 ve hazır giyimde bile % 19’dur.
İstisnalar ve merkezine ithalat bağımlılığı olan şirketlerin ithalatları hariç hiç kimse, yerli üretim kaliteli ise, fiyatları uygunsa, girdi arzında istikrar varsa, girdiler zamanında ve istenilen ölçüde bulunabiliyorsa ve kur politikası ithalatı teşvik edici biçimde uygulanmıyorsa dış piyasaya yönelmez. Yapılacak şey yukarıda saydığım şartları ülke içinde oluşturmaktır. Türk ithalatının %70’ten fazlasını oluşturan ham madde ve ara mallarının ülke içinde üretimini teşvik etmektir.
İhracatta, ithalat yerine yerli girdi kullanmak ve böylece net ihracat değerini arttırmak elbette ülke yararınadır, desteklenmelidir, bu yola girenler yüreklendirilmelidir, toplumda daha fazla itibar görmeleri sağlanmalıdır ancak parasal veya idari teşvik gibi yöntemler kullanılmamalıdır. Böyle bir durum bizi 40-50 yıl önceleri uygulanan ‘ithal ikamesi politikaları’na götürür ki, faydası görülmemiştir.
Kaldı ki, net ihracat değerini arttırmak sadece ithalatı azaltmakla olmaz. Daha sağlıklısı, ihracatı arttırmaktır. İhracatın sorunları ise bellidir. İleri teknolojileri kullanmak, ucuz mal üretmemek, rekabet edebilir sektörleri belirlemek ve kaynakları bu sektörlere yönlendirmek, tanıtıma değer vermek vb.
İhracatımızda tartışılan diğer bir konu ‘ikili ticaret dengesi’dir. Yani ithalat yaptığımız ülkeye ithalatımız kadar veya buna yakın bir miktarda ihracat yapabilmek ve ithalatımız sırasında bu dengeyi aramak. Böylece genel dış ticaret dengesini sağlamak.
Burada da amaç iyidir de, yine sadece istemekle gerçekleşecek gibi değildir.
Bu tür ikili dengeler takas( clearing) ticaret sistemlerini geçerli olduğu dönemlerde uygulanmıştır. O dönemde ikili ticarete devletler yön vermiş, hangi malın, nereden ve ne miktarda alınacağına devletler karar vermiş,ikili denge bu şekilde ve bir ölçüde sağlanabilmiştir.Ancak bir malın bir başka ülkeden daha ucuza alınıp alınamayacağına veya ihraç malının daha uygun koşullarla başka bir ülkeye satılıp satılamayacağına hiç bakılmamıştır. Korumacılık, subvansiyon, teşvik,vergi iadeleri birbirlerini izlemiştir.
Zaten serbest piyasa ekonomi sisteminin uygulandığı günümüzde, her hangi bir şirketin nereden, hangi malı alacağını belirleyip yönlendirme yapmak ta mümkün değildir.
Kaldı ki, enerji, ileri teknoloji içeren makinalar ve bazı ham maddeler ithalatında fazla alternatif te bulunmamaktadır.
En iyisi ihracatı en fazla değer sağlayacak ülkelere yönlendirmek, ithalatı da en uygun koşulları öneren ülkelerden yapmaktır. |
|
|
Ekleme Tarihi 02.07.2014 |
|
Ekleyen Kişi Şevket Özügergin
Etiketler: İhracatçı,ŞEVKET ÖZÜGERGİN
|
|
|
|
|