Merkez Bankası Kararları Ve Son Dış Ekonomik Gelişmeler Merkez Bankası Para Politikası Kurulu geçen hafta yaptığı olağan toplantısında faiz hadlerini düşürmedi ve munzam karşılık oranlarını da değiştirmedi. Kurul, bir başka ifade ile, durgunluk endişesiyle genişletici politikalara yönelmedi ve gelişmeleri beklemeyi tercih etti. Kurul ayrıca, dış talebin zayıf seyrettiğini not ederken yani ihracat artışının sınırlı kalabileceğini ifade ederken, iç talepteki gerilemenin ve kur artışlarının ,(ithalatın azalmasına sebep olacağı için) iç ve dış talebin dengelenmesini sağlayacağı tahmininde bulundu. Para Politikası Kurulu’nun, bundan böyle etkin tedbirler almak için beklediği gelişmeler dış kaynaklıdır. Nitekim, açıklamasında “ önümüzdeki dönemde küresel piyasalardaki sorunların derinleşmesi ve yurt içi iktisadi faaliyetlerdeki yavaşlamanın belirginleşmesi halinde bütün politika araçlarının genişletici yönde kullanılacağı “ belirtilmektedir. Bunun anlamı, eğer içeride ve dışarıda ekonomik durgunluk devam ederse ve derinleşirse, faiz hadlerinin ve munzam karşılık oranlarının düşürülmesi dahil her türlü genişletici para politikası araçlarına başvurulacağıdır. Peki, Merkez Bankası’nın izlediği dış gelişmeler ne durumdadır? Her şeyden önce bir gerçeğin altını çizmek gereklidir. Artık bittiği düşünülen 2009 krizinin etkileri, yüksek miktarlı kurtarma paketlerine, kamulaştırmalara, G-20 toplantılarına rağmen tam olarak ortadan kalkmamıştır. Üstelik yeni sorunlar ortaya çıkmıştır. Avrupa’da borç sorunu ve bütçe açıkları ekonomileri derinden etkilemeye devam etmektedir. Alınacak ortak önlemler konusunda tam bir mutabakat sağlanamamaktadır. Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki çalkantılar ve bunların ekonomilere yaptığı olumsuz etkiler sürmektedir. Önümüzdeki süreçte bu ülkelerde ortaya çıkacak yeni yapılanmaların etkileri bilinmemektedir. ABD’de borçlanma tavanının arttırılıp, arttırılmayacağı konusundaki tartışmalar ve sonunda varılan mutabakatın yetersiz olarak algılanması kredi derecesinin düşürülmesi piyasalarda tedirginlik yaratmıştır. Belki bunlardan daha önemlisi, halkın ve yatırımcının ekonomi yönetimlerine ve kurumlarına olan güveninin sarsılmasıdır. Bir çok ülkede kamu oyu alınan kararların siyasi amaçlara hizmet ettiğini düşünmektedir. Buna örnek olarak ta, kararların hep finansal kökenli olmasını ve oy kaybettirecek mali politikaların devreye sokulmamasını göstermektedir. Bu gelişmelerin sonucunda ne olmuştur? Dünyanın büyük ekonomilerinde durgunluk başlamıştır. ABD’de büyüme hızı % 1 in altındadır. Euro bölgesinde % 0,2 dir.Fransa,Almanya ve İngiltere’de sıfıra yakındır. Çin’de büyüme hızı gerilemektedir. Dolar ve Euro güvenilir yatırım aracı sayılma özelliklerini yitirmeye başlamıştır. Kaynak sahipleri daha güvenli saydıkları altın ve devlet tahvillerine yönelmektedir. Durgunluk, emtia fiyatlarının ve dolayısıyla borsaların düşüşüne neden olmaktadır.Reel sektör zarar görmektedir. Ancak gelişmelerin olumlu sayılacak yönleri de vardır. 2009 krizinden yeteri dersler çıkarılmıştır. Sadece yapay para politikaları ile sonuç alınamayacağı anlaşılmıştır. Küresel sorunların yine küresel işbirliği ile çözülebileceği bilinmektedir. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da istikrar sağlanması umudu artmaktadır. Küresel durgunluk halinde, genişletici politikalar uygulanacağı anlaşılmaktadır. Belirsizlikler ortadan kalkmaya ve piyasaların ihtiyacı, siyasi amaçlarla değil, ekonomik kriterlerle karşılanmaya başladıkça, kriz beklentileri de sona erecektir. Bütün okurlarımızın ve GÖZLEM ailesinin bayramını kutluyor, esenlikler diliyorum. |