Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 21 Kasım 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Yazarlarimiz » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

DIŞ TİCARETTE TEMEL SORUNLAR
 
Türkiye’ de dış ticaret denilince akla öncelikle ihracat gelir, ithalattan fazlaca söz edilmez. Oysa bu iki sektör birbirlerinden ayrı düşünülemeyecek bir bütünün parçalarıdır. Dış ticaret açığı, ithalat ile ihracatın arasındaki farktır. Bu açık, cari açığın da belirleyicisidir. İthalatın ne  kadarlık  bir bölümünün ihracat gelirleri ile karşılanabildiğini de ihracatın ithalatı karşılama oranı gösterir.
 
Bu itibarla dış ticaret verilerini değerlendirirken ihracat ve ithalat rakamlarını birlikte ele almak daha doğrudur.
 
Ocak-Ekim 2011 verileri dikkate alındığında;
 
İhracat, bir önceki yılın aynı dönemine göre % 20,2 lik bir artışla 111,4 milyar dolara yükselmiştir.
 
İthalat ise aynı dönemde % 36,3 lük bir artışla 201,6 milyar dolara çıkmıştır.
 
Dış ticaret açığı % 63,5’ lik bir artışla 90,2 milyar dolara ulaşmıştır.
 
İhracatın ithalatı karşılama oranı ise % 62,7 den % 55,3 e gerilemiştir.
 
(TİM’e  göre  Ocak-Kasım arasında ihracat 122,1 milyar dolara yükselmiştir. Ancak aynı döneme ait ithalat rakamları elimizde olmadığından değerlendirme 10 aylık bazda yapılmıştır.)
 
Ekim ayında verilerde göreceli bir iyileşme vardır. Dış ticaret açığı 7.980 milyar dolar  ile Mart ayından bu yana en düşük seviyesindedir ve ihracatın ithalatı karşılama oranı  % 59,9 a yükselmiştir.
 
Avrupa pazarlarındaki daralma dikkate alındığında, ihracatta bir başarı sağlandığını söylemek doğru olur.
 
Yeni pazarlar bulunmasında da olumlu mesafeler alındığı anlaşılmaktadır.
 
Ekim ayındaki dış ticaret açığının düşmesinde, ihracat artışı yanında enerji dışı ithalatın gerilemesinin rol oynadığı anlaşılmaktadır.
 
Kurlardaki yükselmenin, ithalatı daha pahalı hale getirmesinin de bu gerilemede payı vardır.
 
Faizlerin yükselişi ve enflasyonun hızlanması da maliyeti arttırıcı faktörler olarak ithalatı engellemiştir.
 
İç talebi kısıtlayıcı önlemler etkisini göstermeye başlamıştır.
 
Bu durumda, gelecek yıl büyümenin daha düşük olması ve dolayısıyla ithalatın gerilemesi ve doğal bir sonuç olarak ta cari açığın hız kesmesi beklenebilir. 
 
Bu yıl için dış ticaret açığının 100 milyar doları geçmesi ve cari açığın 80-85 milyar dolar arasında gerçekleşmesi tahmin edilebilir.
 
İhracatın bir gelişme süreci içinde olması sevindiricidir.
 
Milli gelir artışına olumlu katkıda bulunacaktır. İstihdam yaratacaktır. Ancak ihracatın temel sorunları halen yerinde durmaktadır.
 
İhracat arttıkça, ithalat ta ve daha hızlı bir şekilde artmaktadır. Çünkü,  ihraç malı üretimi için hammadde   ara malı ve yatırım malları ithalatına ihtiyaç vardır. Enerji ithalatı kaçınılmazdır. Ara mallarından başlayarak iç üretimin teşviki ve yerel enerji üretimi sağlanamadığı sürece bu durum devam edecektir.
 
Ana ihracat sektörlerinde, motorlu kara taşıtları, kazanlar, demir çelik ve daha birçok sektörde ithalat, ihracattan daha fazladır. Elbette ucuz döviz döneminin bu duruma katkısı olmuştur ama tablonun tersine çevrilmesinin zaman alacağı da bellidir. Yerli üretici bu dönemde zarar görmüştür.
 
İhracat sektörünün zaman içinde yapısal bir değişikliğe uğradığı ve sanayi ürünleri ihracatının, toplam ihracat içinde giderek daha fazla ağırlık kazandığı doğrudur. Ancak Türkiye halen, orta düzeyli teknolojik ürünler ihraç eden bir ülkedir. İleri teknoloji içeren ürün üretiminde gerilerdedir. Oysa geleceğin talebi ileri teknolojilere yönelik olacaktır. Sıradan ürünlerin katma değeri ve getirisi çok sınırlı kalacaktır.
 
Türkiye, vakit geçirmeksizin, bir sanayi envanteri yapmalı, verimlilik ve rekabet edebilirlik açısından avantajlı olacak sektörleri seçmeli ve kaynakların dağılımını ve teşvik sistemini bu bulgulara göre yönlendirmelidir.
 
 
 
 
 
ŞEVKET ÖZÜGERGİN 

Ekleme Tarihi
07.12.2011
Ekleyen Kişi
Şevket Özügergin


Paylaş | |
 DİĞER YAZILARI