ŞEVKET ÖZÜGERGİN
EKONOMİK BÜYÜMEDE YUMUŞAK İNİŞ
Türk ekonomisi, 2010 yılında % 9 ve 2011 de % 8,5 oranında büyümüş ancak cari açığı da 77,2 milyar dolarla rekor düzeye çıkmıştır. Cari açığın milli gelire oranı % 10 a ulaşmıştır. Büyüme elbette güzel şeydir ama sürdürülebilir olması önemlidir. Bunun için de, büyümenin finansmanının sağlıklı kaynaklara dayanması esastır. Oysa ülkemizde büyümenin finansmanı genellikle dış kaynaklardan sağlanmakta ve bu durum cari açığın kontrolden çıkmasına sebep olmaktadır.
Bu durumu dikkate alan Ekonomi Yönetimi büyüme oranını daha makul düzeylere çekmek, sürdürülebilir ve dengeli bir hale getirmek ve bu yolla cari açığı daraltmak istemektedir. Bu konuda ekonomi çevrelerinde geniş bir mutabakat bulunmaktadır. Nitekim, 2012 yılındaki büyüme beklentisi % 4 civarındadır.
Ancak, son iki yılda elde edilen % 8,5-9 oranlı büyümeden sonra, % 4’ lük bir genişlemeye geçişin ekonomide bir sarsıntıya yol açması da istenilmediğinden bu inişin mümkün olduğunca yumuşak bir geçiş şeklinde olmasına çalışılmaktadır.
Bu yıla ait açıklanan verilere bakıldığında, inişin yumuşak bir zeminde gerçekleşmekte olduğu anlaşılmaktadır.
Cari işlemler açığı, yılın ilk iki ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 2 milyar dolar azalışla 10,1 milyar dolar olmuştur. Geçen yıl 77,2 milyar dolar olan açık, Şubat sonu itibariyle yıllık bazda 75,3 milyar dolara gerilemiştir. Azalışın ana sebebi, daha az ithalat yapılması ve bunun sonucunda da dış ticaret açığının düşmesidir. İthalat miktarının azalması zaten kendi başına büyümenin yavaşladığının bir işaretidir. Petrol fiyatlarının aşırı derecede yükselmesi ve Türkiye’nin önemli bir enerji ithalatçısı olması, cari açığın daha fazla gerilemesine engel olmuştur. Mevcut politikaların sürdürülmesi halinde cari açığın önümüzdeki aylarda azalmaya devam etmesini beklemek mümkündür.
Kredilerde da bir azalma eğilimi gözlenmektedir.
Yurt dışından alınan kredilerde bir durgunluk ve yavaşlama sözkonusudur. Bunda kur artışlarının da rol oynadığı anlaşılmaktadır.
Banka kredileri Mart ayı sonu itibariyle hız kesmiştir. Geçen yılın ortalarında % 45 civarında olan kredi genişleme oranı % 27 lere düşmüştür. Aynı durum tüketici, bireysel ve konut kredilerinde de sözkonusudur.
İç talep gerilemektedir. İhracat artışını sürdürmektedir ama eğer artış, iç tüketimdeki kaybı telafi edebilecek ölçüde olmazsa, sanayi sektöründe bazı sorunlar yaşanabilir.
İlk çeyrek itibariyle bütçe açığı artmıştır. Açık Mart ayında 5,5 ve ilk üç ayda 6,5 milyar liraya çıkmıştır. Bu da kamu harcamalarının denetleneceği anlamına gelmektedir.
Büyümenin yavaşlaması, diğer faktörlerin aynı kalması halinde, işsizliğin artmasına yol açabilecektir. Nitekim, Aralık 2011 itibariyle % 9,8 olan işsizlik oranı, 2012 Ocak ayında % 10,2 ye yükselmiştir.
Mevcut veriler, 2012 yılında ekonomik yavaşlamanın yumuşak bir şekilde gerçekleştirilebileceğini göstermektedir. Ancak dış konjönktür ve iç ekonomik tercihlerin değişmesi halinde, durum da değişebilir.
Örneğin, dış finansal piyasalarda likidite bolluğunun yaşanması halinde, kaynaklar bizim gibi gelişmekte olan ülkelere kayabilir, döviz kurları gevşeyebilir, dış kredi bulmak kolaylaşabilir, sıcak para girişi hızlanabilir, ithalat ucuzlayarak cazip hale gelebilir, o zaman da, büyüme de hızlanır, cari açık ta.
Veya işsizlik oranı, sıkıntı veren bir boyuta ulaştığında, yüksek hızlı bir büyüme , yeniden tercih edilen bir ekonomi politikası haline gelebilir. |