Şevket Özügergin Avrupa’da Olup Bitenler Ve Türkiye’ye Etkileri Dünya artık küresel ekonomik krizi değil, krizde küçülen ekonomilerin nasıl büyüyeceğini ve Avrupa’da bir türlü sağlanamayan istikrarın, başka bölgelere yayılmasının nasıl önlenebileceğini konuşmaktadır.
IMF’in son tahminlerine göre, küresel büyüme % 3,5 düzeyinde gerçekleşecektir. Büyüme hızı gelişmiş ülkelerde ortalama % 2 civarında olurken, gelişme yolundaki ülkelerde % 5 lere kadar çıkacaktır. Ancak her iki kesimde de büyüme kırılgandır. Ekonomilerin nasıl büyütülebileceği konusunda bir fikir birliği yoktur. Gelişme yolundaki ülkelerin büyümeleri için ihtiyaç duydukları dış fon akışında ise süreklilik bulunmamaktadır.
Avrupa’da ise belirsizlik sürmektedir.
Avrupa Merkez Bankası’nın, zor durumda olan ülke bankalarına verdiği, düşük faizli, 1 trilyon euro’luk kredi bankaların likidite sorunlarının çözümüne yardımcı olmuş ancak sermaye yapılarının güçlendirilmesine yetmemiştir. Amerikan Merkez Bankası (FED)’nın, beklentilerin aksine, yeni bir parasal genişlemeye ihtiyaç olmadığını açıklaması da, global düzeyde bir likidite rahatlamasının yakın olmadığını göstermiştir.
Borçlarının % 70’ine yakın bölümünün silinmesine rağmen Yunan ekonomisi küçülmeye devam etmektedir. Birkaç ay sonra genel seçimlerin yapılacağı Yunanistan’da, borçların ödenmesi için yapılan istikrar programının uygulamadan kaldırılacağı ya da yumuşatılacağı konuşulmaktadır. Ekonomik büyüme sağlanmadan, milli gelir arttırılmadan, mevcut borçların ödenmesi zaten sözkonusu değildir.
Sorunlu bir başka Avrupa ülkesi İspanya’dır. Ülke kredi bulmakta giderek zorlanmakta ve sürekli olarak Avrupa Merkez Bankası’na başvurmak zorunda kalmaktadır.
İtalya da benzer sorunlarla karşılaşmaktadır. Halk, hayat standardından hoşnutsuzdur.
Zaten büyüme sorunu yaşayan Fransa’da, ilk turdaki seçim sonuçları birçok ülkede kaygı ile karşılanmıştır. Sosyalistlerin ikinci turdan galibiyetle çıkmaları halinde, dengelerin değişebileceği görüşü yaygındır.
İşte, Avrupa’daki bu tablonun küresel bir finansman sorunu yaratmaması için çareler aranmaktadır. Bulunan çözüm, IMF kaynaklarını genişletilmesi ve güç durumdaki ülkelerin bu kaynaktan borç almak suretiyle yararlanmalarıdır. Böylece, borç alacak ülkelerin, ekonomik performanslarının izlenmesi de kolaylaşacak ve geri ödemeler biraz daha garantiye alınacaktır.İMF bir şekilde bir koruma duvarı haline gelecektir.
Ancak burada sorun IMF kaynaklarının nasıl arttırılacağıdır. Gelişmiş ülkelerin birçoğunda IMF’e verecek para yoktur. Çin ve Japonya dahil, kaynak sağlayabilecek ülkeler ise, IMF’in yönetiminde daha etkili bir şekilde temsil edilmek ve yönetimde daha fazla söz sahibi olmak şartlarını öne sürmektedir. Tartışma sürmektedir.
Türk ekonomisi bu gelişmelerden elbette etkilencektir. Çünkü büyüme ve cari açığın kapatılması için dış kaynağa ihtiyacı vardır ve bu kaynak bol değildir.
Yapılacak şey büyümenin makul bir düzeye çekilmesi, tasarruf hacminin arttırılması, iç talebin kısılması ve doğrudan yabancı yatırımların arttırılması için gerekli yatırım ortamının hazırlanmasıdır.
Görebildiğimiz kadarıyla yapılmaya çalışılan da budur. |
|
|
Ekleme Tarihi 25.04.2012 |
|
Ekleyen Kişi Şevket Özügergin
Etiketler: Avrupada Olup Bitenler Ve Türkiye’ye Etkileri,Şevket Özügergin, ekonomi
|
|
|
|
|