BÜYÜME BEKLENİLENDEN DAHA İYİ GELDİ 2010 yılında % 9 ve 2011 yılında % 8,5 oranında büyüyen Türk ekonomisinin bu performansını uzun süre sürdüremeyeceği veya sürdürmesi halinde bazı sorunlarla karşılaşacağı biliniyordu. Cari açık, milli gelirin % 10’una çıkmış ve 77,2 milyar dolara ulaşmıştı. Cari açığın kapatılması için ihtiyaç duyulan dış finansmanın sağlanmasında zorluklar vardı. Yani açığın finansman kalitesi düşüyordu. Bu şartları dikkate alan ekonomi yönetimi, 2012 yılından itibaren büyüme hızını düşürmeye ancak çok yüksek olan bir büyüme hızından, sert bir düşüşle ekonomik dengeleri bozmamaya çalışıyordu. Orta vadeli Program’da büyüme hızının 2012 yılı için % 4 lük bir oranın öngörülmesi bu anlayışın sonucuydu. 2012 yılının ilk çeyreğinde büyüme hızının % 3,2 olarak gerçekleşmesi bir yumuşak inişin sağlanabildiğini göstermektedir. Gerçekten 2010 yılının ilk çeyreğinde % 12,6 ve 2011 yılının ayni dönemindeki % 11,9 luk büyüme hızı dikkate alındığında, oldukça ciddi bir hız azalması kendisini göstermektedir. Aslına bakarsanız bu yılın ilk üç ayında daha düşük bir büyüme hızı bekleniyordu ama aşağıda izah edeceğimiz bazı nedenlerden dolayı, büyüme beklenilenden daha yüksek çıktı. Önce büyüme hızının, geçen yıllara nazaran daha düşük çıkmasının nedenlerine bakalım.
İç talep hem tüketim ve hem de yatırım harcamaları açısından geriledi. Geçen yıl % 7,7 lik bir artışla büyümeye en fazla katkı yapan özel tüketim harcamaları bu yıl sıfır düzeyine kadar geriledi. Özel sektör yatırımları geçen yıl % 23 lük bir artış gösterirken bu yılki artış % 1,6 da kaldı. Büyüme hızının, ilk 3 ayda beklenilenin üzerinde çıkmasının başlıca sebepleri ise şunlardır. Mal ve hizmet ihracatının büyümeye katkısı % 13,5 e yükselmiştir.Net dış ticaretin katkısı ise % 4,5 civarındadır. İhracat artarken, ithalatın gerilemesi dış ticaretin büyümeye yaptığı olumlu katkıyı güçlendirmiştir.
Bir başka ifade ile büyüme dış kaynaklı olmuştur. İhracat artışının devam edeceğinin anlaşılması sevindiricidir. Böylece büyüme daha sağlıklı kaynaklara dayandırılmış olacaktır. Nitekim Haziran ayı ihracatı % 3,6 lık artışla 11,8 milyar dolara ve Ocak-Haziran ihracatı da % 11,3 lük bir artışla 72,9 milyar dolara çıkmıştır. Büyüme hızının beklenilenden daha yüksek çımasının bir başka nedeni, kamu talebinin, özel sektörün aksine artmasıdır. Bu dönemde kamu tüketim harcamaları % 5,5 ve yatırım harcamaları % 2,1 artmıştır. Kamu talebinin büyümeye katkısı % 4,7 olmuştur. Yılın ilk 3 ayında cari açığın milli gelire oranının % 10 dan, % 9,3 e gerilemesi, yıl ortalarında faiz ve enflasyon haddinin düşmeye başlaması diğer olumlu gelişmeler arasındadır. Ancak dünyadaki ve özellikle bölgemizdeki bazı gelişmeler ihtiyatlı olmamızı gerektirmektedir. G-20 ülkelerindeki büyüme sorunları halen devam etmektedir. Bu durum, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’i içine alan BRİC ülkeleri için de geçerlidir. Çeşitli teşvik politikalarına ve faiz indirimlerine rağmen yeterli büyüme gerçekleştirilememektedir. İran’a uygulanmaya başlanılan petrol ambargosunun petrol fiyatlarını yükseltmesi muhtemeldir. Suriye ile olan ilişkilerimizin bazı ek harcamaları gündeme getirmesi sözkonusudur. Doğrusu, mevcut politikaların,ihtiyatlı bir iyimserlik içinde sürdürülmesidir. |