Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 16 Nisan 2024 Salı
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Yazarlarimiz » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

ŞEVKET ÖZÜGERGİN


ABD VE AVRUPA’DA PARASAL GEVŞEME VE GENİŞLETME POLİTİKALARI
 

Bir gerçeğin altını çizmekte yarar vardır.Küresel krizden bu yana yaklaşık üç yıl geçtiği halde, birçok ülke ekonomisinde oluşan hasar henüz tam olarak giderilememiştir. Kriz öncesi büyüme hızlarına erişilememiştir. İstihdam hacmi arttırılamamıştır.
 
Birçok ülke borçlarını ödeyemez hale gelmiştir veya ödemekte ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. Krizin sebep olduğu hasarın giderilmesi için birçok kurtarma paketi devreye sokulmuş, para politikaları gevşeme ve genişletme yolunda kullanılmıştır. Bu politikalar bugün de devam etmektedir.

Dünya para politikalarına yön veren başlıca kuruluşlardan biri olan Amerikan Merkez Bankası (FED) yeni bir parasal genişlemeye gitmesi için baskı altındadır. Piyasaların canlanması için böyle bir politikanın benimsenmesi gerektiğini savunanlar ve aksi halde durumun daha da kötüye gideceğini öne sürenler az değildir. FED dahil bazı çevreler ise genişleme politikalarının bir şeye yaramadığını örneğin istihdam hacminin artmadığını söylemektedir. Ancak Başkanlık seçiminin yapılacağı bir yılda rahat hareket edemediği de bir gerçektir.
 
Aslında FED genişletme politikalarını 5 yıldır uygulamaktadır. Bankalara doğrudan borç vermekte, Hazine bonolarını satın alarak para basmaktadır. 2014 yılı ortalarına kadar% 0-0,25 arasında değişen faiz oranlarını arttırmayacağı taahhüdünde bulunmuştur. Ama FED’den yeni bir genişletme paketi beklenmeye devam edilmektedir.

Avrupa’da durum daha da karışıktır.

Yunanistan, Portekiz, İspanya ve İtalya zor durumdadır. Almanya ve Hollanda’da iki yıllık bono faizi % 1 in altında iken, İspanya’da % 6-7 arasında değişmekte, İtalya’da % 4-5 arasında seyretmektedir.
 
Eouro Bölgesini kurtarmak için yapılan öneri, iyi durumda olan ülkelerin, zor durumda olan ülkelerin yüksek faizli bonolarını almasıdır. Bir başka ifade ile Kuzey’in Güney’i kurtarmasıdır. İyi durumdakiler böyle bir yola gitmeleri halinde kendi ekonomik dengelerinin bozulacağı kaygısını taşımaktadır.
 
Bir başka öneri de daha önce oluşturulan kurtarma fonlarının, ekonomisi zorda olan ülkelerin bonolarını satın almasıdır. Aynı öneri Avrupa Merkez Bankası için de geçerlidir. Bankanın yeniden para basması ve devlet tahvilleri satın alması istenilmektedir. Avrupa Merkez Bankası bu tür işlemleri zaten 2009 yılından bu yana yapmaktadır ama orta vadede bu zorda ülkelerin bonolarındaki faiz artışını önleyememiştir. Buna rağmen beklenti, daha öncekilere benzer önlemlerin bir daha yürürlüğe sokulacağı şeklindedir.

Türkiye’de de para politikası genişletme eğilimini taşımaktadır ama son derecede kontrollü ve temkinlidir. Merkez Bankası’nın 3.Enflasyon Raporunda yıl sonu enflasyon tahmini % 6,5 ten, 6,25 e çekilmiştir. Gıda üretiminde bir patlama beklenmektedir ve yılın ilk yarısına göre petrol fiyatlarında gerileme vardır. Ekonomi soğutulmuş ve büyüme hızı kontrol altına alınmıştır. Cari açık gerilemektedir.

Ama bütün bunlara rağmen Merkez Bankası politika faizini değiştirmemiştir. Zaten önemli olan piyasa faizleridir. Banka,dış gelişmelerdeki belirsizliği (örneğin Suriye’deki gelişmeler, tırmanabilecek petrol ve emtia fiyatları gibi) göz önünde tutarak, temkinli davranmaktadır. Piyasa kontrolünü, faiz koridorundaki değişiklikler ve bankaların munzam karşılık oranlarını yeniden düzenleyerek yapmaya çalışmaktadır. Nitekim, son kararı ile TL karşılıklarda dövizle tutulabilecek oranı % 50’den % 55’e çıkarmış, bankalara daha uygun koşullarla döviz sağlama,karşılıkları bu dövizlerle tutma ve elde daha fazla TL bulundurmak suretiyle kredi hacmini arttırma imkanı verilmiştir.

Avrupa’da genişletme politikasının uygulanması halinde, ülkemize daha fazla dış kaynak girmesi de sözkonusu olabilecektir. Burada önemli olan,girecek paranın sıcak para yerine,doğrudan yabancı yatırım amaçlı olmasıdır.

Ekleme Tarihi
01.08.2012
Ekleyen Kişi
Şevket Özügergin
Etiketler: ABD ve Avrupa, Parasal Gevşeme Ve Genişletme Politikaları, Şevket ÖZÜGERGİN


Paylaş | |
 DİĞER YAZILARI