YENİ YILDA AVRUPA BİRLİĞİ
Küresel finansal krizden bu yana 4 yılı aşkın bir süre geçtiği halde Avrupa ekonomilerinin, bazı canlanma işaretleri bir yana, tam olarak toparlanamadığını görüyoruz. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi’nin yaptığı olumlu değerlendirmelere ve bir güven belirtisi olarak faizleri düşürmeyip, sabit tutmasına rağmen piyasalardaki canlanmanın sınırlı kaldığına tanık oluyoruz.
Avrupa Merkez Bankası kararlarından sonra Euro’nun dolara karşı değer kazandığı doğrudur. Avrupa daha doğrusu Euro bölgesi şimdilik bu gelişmeden kaygı duymamaktadır ama bu durum geçicidir. Çünkü, dış ticaret dengesi bozulan belli başlı bütün ülkeler, başta ABD ve Japonya olmak üzere, piyasaları paraya boğarak, ulusal paralarının değerlerini düşürmek, bu yolla ihracatlarını ucuzlatıp, ithalatlarını pahalı hale getirmek istemektedirler. Bu gelişmelere ‘ kur savaşları ‘ denilmektedir. Aslında aynı yaklaşımı Avrupa Merkez Bankası da, geçtiğimiz yıllarda göstermiştir. Üye ülkelere birkaç kez ucuz maliyetli, bol krediler açmış, zayıf düşen bankaların sermaye yapılarını güçlendirmeye çalışmıştır.
AB, içinde bulunduğu olumsuz koşullara rağmen, bizim için son derece önemli piyasalardır. Kriz öncesi toplam ihracatımız içindeki payı % 55’ ler de iken, bu oran 2011 yılında % 46 ya ve geçen yıl % 38,2 ye gerilemiştir. Ancak yine de en önemli pazarımızdır. Ülkemize gelen doğrudan yabancı yatırımların büyük bölümü de Avrupa kaynaklıdır. Bu itibarla, o bölgedeki gelişmeler ülkemizi doğrudan etkilemektedir.
Avrupa Birliği’nin krizi tamamen atlatabilmesi için önünde iki seçenek olduğu kabul edilmektedir.
Bunlardan birincisi Avrupa Bonosu’dur. Bu bono Euro Birliği üyelerinin ortak sorumluluğunu dolayısıyla ortak garantisini taşıyacaktır. Bir başka ifade ile güçlü ülkeler, zayıf ülkelere kefil olacaklardır. Öneri kabul görmemiştir.
İkinci alternatif, Euro Bölgesinde, Para Birliği yanında bir Mali Birlik kurmak, maliye politikalarını da tek elden yönetmek, bunu yapabilmek için AB kurumlarını yeniden yapılandırmak ve sonuçta Birleşik Avrupa Devleti’ni hayata geçirmektir.
Bu alternatif üzerinde çalışmalar başlamıştır ama gerçekleşmesi kolay olmayacaktır.
Teknik olarak Birlik Anayasasını değiştirmek gerekecektir. Kolay değildir.
Birleşik Devlet için bütün üyelerin Euro Birliğine girmesi gerekecektir. Euro dışında kalmış ülkelerin bunu kabul etmesi zordur.
Birleşik Devlet için, politik birlik gerekecektir. Zor ve zaman alıcıdır. Her üye egemenlik haklarını bir ölçüde korumaya çalışacaktır.
Bütün bu zorluklara rağmen Avrupa’nın önünde para ve maliye politikalarında daha yakın ve denetlenebilen bir mekanizma kurmaktan başka bir yol görünmemektedir.
ŞEVKET ÖZÜGERGİN |