YILIN İKİNCİ YARISINA GİRERKEN EKONOMİLERDE SON DURUM
Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) parasal genişlemenin yavaşlatılacağı ve gelecek yıl ortalarından itibaren durdurulacağı yolundaki açıklamalarından sonra ucuz ve kolay para bolluğunun sona ereceği artık bellidir. ABD ekonomisinde canlanma işaretleri başlamıştır, 10 yıllık tahvillerin faizleri yükselmektedir ve halen % 7,6 olan işsizlik oranının gerilemesi beklenmektedir. Olumlu veriler gelmeye devam ettiği takdirde parasal genişlemenin yavaşlatılması daha erkene alınacaktır. Bu durum gelişmekte olan ülkelerde ve özellikle büyümesini dış kaynaklara bağlamış ekonomilerde sıkıntı yaratacak ve istihdam hacminde gerilemeye sebep olacaktır. Dış borçların geri ödemelerinde de sorunlarla karşılaşılması söz konusu olabilecektir. Çünkü dış kaynak bulmak daha güç hale gelecek ve maliyeti daha yüksek olacaktır.
Türk ekonomisinin büyümesinde iç talebin önemli bir rolü vardır. İç talebin artışı da genelde kredi hacmi ile ilgilidir. Doğal olarak kredi hacmi, ekonomik büyümenin temelini oluşturmaktadır. İlginç olan, Türkiye’de kredi hacminin artmasına rağmen büyümeye etkisinin çok sınırlı kalmasıdır. Merkez Bankası, referans olarak kredi artışına % 15 lik bir sınır koymuş ancak artış oranı % 20 yi geçmiştir. Buna rağmen iç tüketim artmamakta, ekonomi yeterince canlanamamaktadır. Nitekim bu yılın ilk çeyreğinde gerçekleşen % 3 lük büyümenin hemen hemen tamamı kamu harcamaları kaynaklıdır. Bu tür harcamaların devam edip etmeyeceği belli değildir. Kalıcı ve sürdürülebilir bir büyümenin ise özel sektörün yatırım ve tüketim harcamalarının artışına bağlıdır.
Döviz kurlarının hızlı bir şekilde artışı da iç talebi sınırlayan etkenlerden biri olmuştur. İthalat daha pahalı hale gelmiştir. 2012 yılı sonu itibariyle dış borç miktarı 300 milyar doları aşmıştır. Borcun yaklaşık üçte ikisi özel sektöre aittir. Sektörün kur farkından zarar görmesi mümkündür.
Faiz hadlerinin yükselmesi, yatırımcı ve tüketiciyi olumsuz yönde etkileyebilecektir. Özellikle ellerinde kamu kağıdı stoku bulunanlar bu gelişmelerden memnun olmayacaklardır.
Parasal daralma, doğrudan yabancı yatırımları da etkileyecektir. Daha fazla yatırım çekilmesi, getiri miktarı yanında, ekonomik ve siyasal istikrara bağlı olacaktır.
Normal şartlarda, kur artışları turizm sektörünün yararınadır. Ancak, iç güvenlik algılaması çok önemlidir.
İhracatın iç talep azlığından doğan açığı kapatması ve büyümeye katkısı çok sağlıklı bir gelişme olur ama gerçekleşmesi kolay değildir. Kur artışları elbette ihracata olumlu katkılar yapacaktır ama ihracatımızın yapısı bellidir. Yüksek teknoloji içeren ihraç ürünlerimiz sınırlıdır. Mayıs ayındaki % 1,4 lük ihracat artış hızı, Haziran’da % 0,6 ya gerilemiştir. 5 aylık dış ticaret açığı 42 milyar dolardır. Kur artışlarının, ithalata bağımlı ihracat sektörlerini ve enerji faturamızı da olumsuz yönde etkileyeceği açıktır.
Açık olan bir şey daha vardır. 2008 krizi sürecinde oluşan ekonomik dengeler yerlerini artık yeni dengelere bırakacaktır. Önceden önlem alanlar ve yeni şartlara uyum sağlayanlar kazançlı çıkacaktır.
Ekleme Tarihi 03.07.2013
Ekleyen Kişi Şevket Özügergin
Etiketler: Ekonomilerde Son Durum ,şevket özü gergin