ŞEVKET ÖZÜGERGİN 2013’TE BULDUKLARIMIZ, 2014’TEN BEKLEDİKLERİMİZ
2014 yılına iyi bir büyüme hızı ile gireceğiz. IMF’in bu yıl için büyüme tahmini % 3,8 gelecek yıl için ise % 3,5 tur. Ancak 3.çeyrekteki % 4,4 lük büyüme oranı dikkate alınırsa % 4 lük bir orana ulaşılması beklenebilir. Büyüme iç yatırım ve tüketim talebinden kaynaklanmaktadır. Dış talebin yani ihracatın payı negatiftir. 3.ncü çeyrek büyümesine iç talebin katkısı % 6,6 iken dış talebin payı eksi % 2,2 dir. Bu oranlar tersine çevrilmedikçe, büyümede sürdürülebilirlik sağlamak zordur. Döviz kurlarındaki ani yükselişler gelecek yıl iç talebi kısabilir ve büyüme olumsuz yönde etkilenebilir. İç talebin kısılması ve %17,18 lerden % 12 lere gerileyen iç tasarruf hacminin milli gelire oranının arttırılması ve dolayısıyla dışa bağımlılığın azaltılması doğru bir yaklaşımdır ama gelir düzeyleri dikkate alındığında, gerçekleştirilmesi pek kolay değildir. Tasarruflara reel faiz verilmemesi de, tasarruf hacmini sınırlayan etkenlerden biridir. Türkiye, önümüzdeki yıla da cari açık sorunu ile girecektir. Bu yıl cari açık 60 milyar dolar civarında olacaktır. Cari açığın milli gelire oranı %7-8 aralığında gerçekleşecektir. IMF, üst sınır olarak % 8,5’ uğu göstermektedir. Cari açık, döviz açığı demektir. Önümüzdeki 12 ayda, büyük çoğunluğu özel sektöre ait olmak üzere 165 milyar dolar borç geri ödemesi yapmamız gerekmektedir. Cari açıkla birlikte döviz ihtiyacı 265 milyar dolara çıkmaktadır. Bu rakam milli gelirimizin yaklaşık % 25 ine karşı gelmektedir. FED kararları sonucu, uluslararası finans piyasalarında kaynak bolluğu ve ucuzluğu daralırsa ve gelişme yolundaki ülkelere akan kaynaklar ekonomisi düzelen ABD ve benzeri ülkelere kayarsa, kaynak bulmamız zorlaşabilir. Enerji maliyetlerinin artması ve kurlardaki hızlı yükseliş işimizi daha da zorlaştırabilir. 2012 de enflasyonun % 6,2’de kalması, 2013 için umut vermişti. Ancak mevsimsel koşullar ve özellikle kurlardaki oynaklık bu yıl enflasyonunun % 7-7,5 aralığına kadar gidebileceğini göstermiştir. Kurlardaki oynaklık sürdüğü takdirde 2014 yılı enflasyon hedefinin tutması da zor olacaktır. 2014 yılına faiz hadleri açısından da olumlu bir tablo ile giremiyoruz. Bu yılın son günlerinde faizler çift haneye yaklaşmıştır. Yüksek faiz hadleri, normalde dış kaynak için cazip bir olgudur. Ancak kur riski, faiz avantajını yok ettiğinden, olumlu bir sonuç alınamamaktadır. Türkiye 2013 yılında yeterli düzeyde doğrudan yabancı yatırım çekememiştir. 2007 ve 2008 yıllarında 20 milyar dolar civarında doğrudan yabancı yatırım girişine sahip olan ülkemize son yıllarda ancak 12-15 milyar dolarlık giriş yapılmıştır. Vergi ve yargı reformu yetersizliği kaynak çekmede rekabet eksikliği, haksız rekabete yol açan kayıt dışılık, çevre ülkelerdeki istikrarsızlık başlıca olumsuz etkenlerdir. İhracatımızda, kısa vadede hızlı bir gelişme önümüzdeki yılda da beklenmemelidir. Yapısal sorunlar ortadadır. Dış pazarlarda genişleme beklentisi pek fazla değildir. Kurlardaki istikrarsızlık belirsizlik yaratmaktadır. Enerji faturası kabarmaktadır. İhraç mallarımızın bünyesinde yaklaşık % 35-40 oranında ithal malları bulunmaktadır. Bu yılın ilk 10 ayında dış ticaret açığı 82 milyar dolardır ve yıl sonunda 95-100 milyar dolar olacaktır. Yüksek katma değerli ürünler üretilmedikçe, ara malları üretiminde yerli sanayiye ağırlık verilmedikçe, teşvikler selektif bazda ve rekabet edebilir sektörlere kaydırılmadıkça bu durum devam edecektir. Eylül ayında % 9,9 a ulaşan işsizlik oranının daha bir süre devam etmesi beklenebilir. Sanayileşmenin sermaye ve teknoloji yoğun sektörlere kayması, büyümenin ülkemiz için gerekli oranlara çıkamaması veya sürdürülememesi, dış talebin sınırlı kalması gibi etkenler işsizlik sorunu ile yaşamaya devam edeceğimizi göstermektedir.
Bir ekonomide en önemli unsur, ekonomik ve siyasi istikrardır. İstikrarsızlık, belirsizlik demektir. Belirsizlik te, yatırım ve üretim kararlarının ertelenmesi anlamına gelir. Böyle bir ortamda da, alınacak kararlar ne kadar doğru ve gerçekçi olursa olsunlar, faydaları çok sınırlı kalacaktır. |