ŞEVKET ÖZÜGERGİN AVRUPA DOĞAL PARTNERİMİZDİR Uluslararası ilişkilerde her ülkenin, siyasi, ekonomik, askeri ve benzeri açılardan farklı güç odakları ile karşılıklı çıkarlara dayanan ilişkiler kurması doğaldır. Bunun yanında her ülkenin bir de doğal partneri veya kendisine en yakın hissettiği bir çıkar bölgesi de vardır. Türkiye için bu bölge, siyasal, ekonomik, kültürel, demokrasi ve insan hakları açısından Avrupa’dır. Bu yazıda konuyu sadece ekonomik boyutu ile ele alacağız. Avrupa, son finansal krizin hasarlarını henüz atlatamamıştır. Avrupa Merkez Bankası’nın çeşitli defalar ucuz ve bol para pompalamasına rağmen büyümeye geçmekte zorlanmaktadır. Bankaların sermaye yapıları kötüdür. Bankaların gözetim ve denetimlerinin Avrupa Merkez Bankası’na (AMB) bırakılması dışında ciddi bir önlem alınmamıştır. Mali sektörde temizlik yapılması için bir fon kurulmasına karar verilmiştir ama fonun yeterli büyüklüğe gelmesi uzun zaman alacaktır. Çok farklı ekonomik yapılara, harcama kültürüne ve sosyal yapıya sahip üyelerin hepsine aynı para politikasının uygulanması sorunun ana sebebidir. Birçok AB üyesi ülke, Birliğe dahil olduktan sonra, kamu borçlarının yüksekliğine ve imkanlarının ötesinde yaşama alışkanlıklarına dikkat etmemiştir. Yunanistan, Portekiz. G.Kıbrıs ve şimdilerde Slovenya bu ülkeler arasındadır. Bu ülkelerin zaten mali yapıları ve finansal kurumları da yeterli değildir. Türkiye de geçtiğimiz yıl dış ticaret açısından başarısız bir dönem geçirmiştir. İhracatımız, 2012 yılındaki 152,4 milyar dolarlık seviyesini koruyamamış ve 151,7 milyar dolarda kalmıştır. İthalat ise yaklaşık 250 milyar dolar olarak gerçekleşecek ve dış ticaret açığı 100 milyar dolar civarında olacaktır. Sebepler bellidir. AB ve genelde dünya pazarlarında daralma vardır. Karışıklıklar dolayısıyla komşularımızla ticarette sıkıntılar yaşanmaktadır. İhracatımızın yapısı bellidir. Kur oynaklığı karar alma mekanizmasını zorlaştırmaktadır.
Ama genelde ihracatımız azalırken ve Avrupa pazarları daralmışken, AB’ne ihracatımız artmaktadır. Nitekim, 2012 Kasım ayında AB’nin toplam ihracatımız içindeki payı % 42 iken, geçen yılın aynı ayında % 44,1 e yükselmiştir. Yani AB, dış ticarete en büyük iş ortağımızdır. AB, birçok ülke ile Serbest Ticaret Anlaşmaları yapmakta veya ABD dahil diğer bazı ülkelerle bu konuda müzakere yürütmektedir. AB’nin bu tür anlaşma yaptığı ülkelerden ülkemize gelecek mallara gümrük vergisi uygulayamazken, o ülkeler bizim mallarımıza gümrük vergisi uygulamaya devam edeceklerdir. Bu durumun önlenmesinin yolu, AB ile yaptığımız Gümrük Birliği Anlaşmasına, yapılacak Serbest Ticaret Anlaşmaları kapsamına bizim de dahil olmamızı sağlayacak bir madde koymak veya AB’nin muhatabı ile eş zamanlı bir anlaşma için masaya AB ile oturabilmektir. Her iki halde de AB’nin olumlu yaklaşımına ihtiyacımız vardır. 2012 yılı sonu itibariyle Türkiye’de toplam 181 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım stoku bulunmaktadır. Bu 181 milyar dolarlık yatırımın 147 milyar dolarlık bölümü yani % 81’ i Avrupa kaynaklıdır. Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve İspanya ilk sıraları almaktadır. Körfez ülkelerinin Türkiye’deki toplam yabancı yatırımlar içindeki payı ise, 2012 yılı sonu itibariyle % 7 civarındadır.
Dış ticaret alanında olduğu gibi, yabancı yatırımlar açısından da Avrupa’nın doğal partnerimiz olduğu açıktır. Dış politika tercihlerinde bu gerçeklerin de göz önünde tutulması kaçınılmazdır. |