Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 21 Kasım 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Yazarlarimiz » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler


 
 
ŞEVKET ÖZÜGERGİN

 
 
İSTENİLEN DEĞİL, BEKLENİLEN OLDU
 
 
 
 
Merkez Bankası, tahminleri yanıltmadı ve faizleri değiştirmedi.

Ekonomi yönetiminin ve siyasi iktidarın tercihini şu şekilde özetleyebiliriz.

İç talep, kredi kartlarına ve tüketici kredilerine getirilen sınırlamalarla zaten kısılmaktadır. Şimdi buna bir de kurların yükselmesinin getireceği kısıtlayıcı etki eklenmektedir. İç talep kısılınca ithalat azalacak, ithalat azalınca dış ticaret açığı düşecek ve bunun doğal bir sonucu olarak ta cari açık gerileyecektir. Ülkenin dış kaynak ihtiyacı da azalmış olacaktır.

Yönetimin bu tercihinin ana gerekçeleri de şu şekilde sıralanabilir.

Ekonomi çok güçlüdür, kur artışları ciddi bir hasar veremez. Zaten etkisi kalıcı değildir. Kurlardaki artış, ithalatı frenlemesi yanında, ihracatı teşvik edici bir rol oynayacaktır.

Kur artışlarının enflasyona etkisi olumsuz yönde gerçekleşecektir ama iç talepteki gerileme nedeniyle firmalar fazla zam yapamayacaklardır.

Yapılan tercih dolayısıyla ekonomik büyüme hız kesecektir ama cari açık daha kontrol edilebilir hale gelecektir. Zaten FED’in kararları dolayısıyla dış kaynak bulmak eskisi kadar kolay olmayacaktır. Büyüme için gerekli dış kaynak ihtiyacı böylece daha sınırlı olacaktır.
 
Ekonomi yönetiminin olaylara bakışı yukarıdaki gibidir. Şimdi de olabilecekleri bir başka açıdan inceleyelim.

Büyüme hızının yavaşlamasına paralel olarak ekonomide bir durgunluk olacak ve istihdam hacmi daralacaktır.

İç talebin daralması reel sektörü zora sokacaktır.

Kur artışları bu şekilde devam ederse, enflasyonist baskı artacak ve fiyat istikrarı zarar görecektir.

Toplam 370 milyar dolar olan dış borcumuzun 255 milyar dolarlık bölümü özel sektöre aittir. Özellikle döviz geliri olmayan işletmeler kur farkından zor bir döneme gireceklerdir. Merkez Bankası Başkanı’nın kur tahminlerini esas alıp açık pozisyonlarını kapatmayan firmaların zararı daha büyük olacaktır.

Dış ticaret dengesinin sağlanması sadece ithalatın kısılması ile değil, ihracatın da arttırılması yolu ile gerçekleştirilmelidir. Bu da ancak, ithal edilen hammadde ve ara mallarının rekabetçi fiyat ve kalitede yurt içinde üretilmesi ve ihracatta yüksek katma değerli ürünlere gidilmesi yolu ile olur.

Kurlardaki oynaklık devam ettiği takdirde, yerliler döviz almaya devam edecek, yabancılar ise belirsiz bir ortamda piyasaya girmeyeceklerdir. Seçimlere doğru gittiğimiz bu dönemde iktidarın, düşük büyüme hızlarına razı olup olmayacağı da belli değildir.


Kurların bu ölçüde yükselmesinin ve nerede duracağının bilinmemesinin nedenleri sadece ekonomik değildir. Nedenler sadece dış finans piyasalarındaki gelişmeler de değildir. En az bunlar kadar önemli olan siyasi istikrarın bozulması ve hukuk düzeninin hasar görmesidir. Ekonomik ve siyasi istikrar ile hukuk düzeninin sağlanamadığı bir ortamda alınacak hiçbir önlemin fayda getirmesi beklenmemelidir.
 
 

Ekleme Tarihi
22.01.2014
Ekleyen Kişi
Şevket Özügergin
Etiketler: Şevket ÖZÜGERGİN, makale, ekonomi


Paylaş | |
 DİĞER YAZILARI