AB-ABD SERBEST TİCARET ANLAŞMASI VE TÜRKİYE’YE OLUMSUZ ETKİLERİ
ABD ile AB arasında müzakereleri sürdürülen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması ve bu Anlaşmanın Türkiye’ye muhtemel etkileri konusunda çok sayıda yazı yazıldı, haberler yapıldı, görüşler açıklandı. Ben de ‘GÖZLEM’ de biri 22-28 Haziran 2013 ve diğeri 2-8 Kasım 2013 tarihlerinde aynı konuyu köşeme taşıdım. Konu Türkiye’nin dış ticaretinin geleceği açısından çok önemli olduğu için tekrarında yarar görüyorum.
Söz konusu Anlaşma içeriği ve kapsamı açısından bir Serbest Ticaret Anlaşması (STA) dır. Amaç, üyeler arasındaki ticari ilişkilerde görülen engelleri kaldırmak, işlemleri kolaylaştırmak ve gümrük vergilerinde imtiyazlı oranlar uygulayarak üye ülkelere rekabet gücü kazandırmaktır. Ancak bir başka açıdan bakıldığında, bu tür bölgesel nitelikteki serbest ticaret anlaşmalarının korumacılığın bir başka çeşidi olduğu da görülecektir. Çünkü anlaşmanın dışında kalan ülkeler, imtiyazlı muamele gören ülkelere göre dezavantajlı duruma gelmektedir. Eğer anlaşma dünya ticaretinde büyük paylara sahip ülkeleri kapsamı içine alıyorsa, dışarıda kalan ülkeler daha fazla zarar görmektedir.
ABD ile AB arasında yapılması tasarlanan anlaşma da Türkiye’yi zora sokacak bir niteliktedir.
Mevcut uygulamaya göre AB, bu tür anlaşmaları, Türkiye’yi dikkate almadan imzalama hakkına sahiptir. Türkiye daha sonra AB’nin anlaşma imzaladığı ülkelerle benzer anlaşmaları imzalamaya çalışmaktadır. Ancak bu ülkelerin böyle bir zorunlulukları yoktur ve AB ile STA imzaladıkları halde, benzer anlaşmaları ülkemizle imzalamayan birçok ülke bulunmaktadır.
ABD-AB Serbest Ticaret Anlaşması yürürlüğe girdiğinde. Türkiye ABD menşeli malların ithalatında gümrük vergisi uygulayamayacaktır. Çünkü AB ile Ortak Gümrük Tarifesini uygulamak zorundadır. Ancak Türkiye AB’ne tam üye olmadığı için, ABD Türk mallarına kendi ulusal vergi oranlarını uygulamaya devam edebilecektir. Bu durum, Türkiye’nin AB’ne tam üye olmadan Gümrük Birliği Anlaşmasını imzalamış olmasından kaynaklanmaktadır. Türkiye bu durumdaki tek ülkedir.
ABD ve Avrupa’nın birlikte dünya ticaretinin yarısından fazlasına sahip oldukları düşünüldüğünde durumun ne kadar önemli olduğu anlaşılacaktır. Kaldı ki, AB’nin ABD’den sonra başka ülkelerle de benzer anlaşmalar yapması ve bizim bu anlaşmaların dışında kalmamız da mümkündür.
Daha önceki yazılarımda da, başka gözlemcilerin yanında, benim de önerdiğim gibi, önümüzde üç seçenek bulunmaktadır.
Gümrük Birliği Anlaşmasını revize etmek ve böylece AB’nin imzalayacağı STA ‘ların bir parçası haline gelmek yani diğer AB üyeleri ile eş zamanlı olarak anlaşmanın doğal tarafı haline gelmek,
AB’nin yapacağı STA müzakerelerinde masaya birlikte oturmak ve karşı tarafla ayrı ancak eş zamanlı benzer bir anlaşma yapmak.
AB’nin yapacağı müzakereler sırasında ayni tarafla ,ayni zamanda ancak ayrı müzakereler yürütmek.
Ekonomi yönetiminin bu seçeneklerden hangisi üzerinde durduğunu ve ne kadar mesafe aldığını bilmiyoruz. Ancak, dikkat çekmek istediğimiz bir başka nokta, konunun bir de dış politika boyutunun olduğudur. Çünkü hangi alternatif tercih edilirse edilsin, gerçekleşmesi için AB ve ABD’nin desteği şarttır. Bu alanda da ülkemizle ilgili dış algı önem kazanmaktadır.
Gümrük Birliği Anlaşmasına son vermek te bir tercihtir ama gerek ihracatımız, gerek doğrudan yabancı yatırımlarımız, gerek siyasi ve gerekse çeşitli konulardaki işbirliğimiz dikkate alındığında, gerçekleşmesi zor bir tercihtir.
Ekleme Tarihi 24.04.2014
Ekleyen Kişi Şevket Özügergin
Etiketler: ŞEVKET ÖZÜGERGİN