Organik Tarım Programlarında Eğitimin Niteliği
Son yıllarda yüksek öğretim kurumlarında özelliklede meslek yüksek okullarında bir hareketlilik dikkatimi çeker oldu. Bu hareketlilik, farklı üniversitelerin farklı meslek yüksek okullarında ‘’Organik Tarım’’ programları açma yarışına dönüşmüştü adeta… Bende bu gözlemlerim doğrultusunda konu ile ilgili küçük bir araştırma yaptım.
Organik tarım özellikle son dönemlerdeki gıda güvenliği konularında meydana gelen tartışmaların artmasına bağlı olarak hemen hemen tüm dünya ülkelerinde talep gören bir üretim modeli olmaktadır. Ancak bir anda konunun ne olduğu bile anlaşılmadan bu hızlı taleplere karşı belirli rant elde etmek isteyen girişimcilerin bu alanda yarım yamalak üretimler gerçekleştirerek piyasaya girmeye çalıştıklarına da şahit olduk. Dünyada belki de organik tarım ürünü sahtekârlığında en önde giden ülkelerin başında maalesef ‘’Türkiye’’ gelmektedir. Kuşkusuz bunun en önemli nedenlerinin başında konuya hakim uzman elemanlar yetiştirilememesidir. Tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de bu konuda eğitim vermesi ve araştırmaları özendirmesi gereken kurum ‘’Üniversiteler’’dir. Zira üniversitelerde iyi bir eğitim almış eleman piyasa şartlarında iş hayatına atıldığında, en azından organik tarımın ne olduğunu hangi prensiplere sahip olduğunu biliyor olacaktır. Bu da başta ürün kalitesi olmak üzere hem güvenilirliğimizi artıracak hem de bu pazarda ciddi bir oyuncu olmamızı sağlayacaktır. 2010 yılı ÖSYM tercih kılavuzunda 45 farklı meslek yüksek okulda ‘’organik tarım’’ programlarının olduğu yer almaktadır. Bu yaklaşık olarak 1800 öğrenci demek. Yani her yıl organik tarım programlarından 1800 kişi mezun olmaktadır. İnternet üzerinden programlarıyla ilgili olarak bilgileri paylaşan (bu bilgileri paylaşan üniversite sayısıda oldukça az ama neyse…) üniversitelerin akademik kadrolarına baktığımda hemen hemen hiçbir programda organik tarım konusu ile ilgili lisansüstü eğitim almış kişiye rastlamadım. Sadece birkaç meslek yüksek okulda yurt dışında organik tarım ile ilgili mastır yapmış personele ulaştım. Tabi bu durumda ülkemizde maalesef lisans veya lisans üstü eğitim veren herhangi bir yüksek öğretim kurumunun olmaması da ayrı bir konu… Bu programların çoğunda en fazla 2 veya 3 akademik personel yer almaktadır. Gelelim en önemli konuya, bu öğrenciler hangi dersleri alıyorlar? Akademik kadroların yetersizliği yetmezmiş gibi maalesef bu programlarda ortak bir komisyon yada komisyonlar tarafından oluşturulmuş belirli bir ders düzeni bulunmamaktadır. Oysa yurt dışında farklı üniversitelerde okutulan program derslerinde organik tarım ile ilgili derslerin yeterli olduğu bilinmektedir. Bizim organik tarım programlarının hepsinde ilk yıl organik tarımla ilgili hemen hemen hiçbir ders yer almamaktadır. İkinci yıl ise (son sene, yani mezun olunacak sene) bölümde yer alan hocaların uzmanlık alanlarına göre dersler belirlenmiş. Mesela hoca zootekni çıkışlıysa daha çok zootekni, bitkisel üretimin herhangi bir dalı ile ilgiliyse o yönde dersler oluşturulmuş. Ben eminim ki, ders anlatılırken organik tarım ile ilgili çok az bilgi verilmekte daha çok klasik zootekni ya da bitkisel üretim dersleri verilmektedir. Böyle bir programdan mezun olan elamanların yer alacağı bir organik tarımsal üretim sizce ülkemizde başarılı olur mu? Sadece ismi ilgi çekici diye programlar açılır eğitim öğretime başlanırsa hem genç beyinlerimiz heba olup gider, hem konu ile ilgili üretimimiz dolaylı olarak ta milli gelirlerimiz heba olup gider…
Arş. Gör. Ahmet KARTALKANAT
KSÜ Ziraat Fakültesi | 
