Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 21 Kasım 2024 Perşembe
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Yazarlarimiz » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Tarımsal Biyoteknoloji mi? Ekolojik Tarım mı?

              Son dönemde bir çok platformda ekolojik tarım ve tarımsal biyoteknoloji ile ilgili çeşitli tartışmalar yapılmaktadır. Bir gurup entelektüel tarımsal biyoteknolojinin insan sağlığına büyük bir tehtid olduğunu vurgulamakta ve buna göre zaman kaybetmeden ekolojik tarım sistemine geçilmesi gerektiğini belirtmektedir. Diğer bir gurup ise ekolojik tarımın konvansiyonel tarımdan çok da önemli bir farkı olmadığını, bu kavramın özellikle biyoteknoloji alanında ilerlemiş olan ABD ve Arjantin gibi ülkelere karşı yeni bir pazar kurgulamak için ortaya atıldığını savunmaktadır. Kuşkusuz ortaya yeni atılan tezler ilk etapta çok şiddetli bir biçimde eleştirilmekte, daha sonra tartışma belirli bir olgunluğa ulaştığında da ya tamamen red edilip yok olmakta yada kabul görüp hayatımızın bir parçası oluvermektedir. İşte bu nedendendir ki ekolojik tarım kavramı son dönemlerde en fazla tartışılan konu olmaktadır.

            Tarımsal biyoteknoloji dünyada 18 gelişmiş ülkede yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu ülkelerin başında ABD, Arjantin, Kanada, Brezilya ve Çin gibi ülkeler gelmektedir. En yoğun biyoteknolojik yöntem tohumların genetik yapılarıyla oynanması işlemidir. 2005 yılında dünyada 90 milyon hektarda GDO’lu ürün kullanılmıştır. Kullanılan bu teknoloji ile aslında iddia edildiği gibi ürün miktarında bir artış da sağlanmıştır. Zira 2025 yılında 8 milyar olacak dünya nüfusunun beslenmesi için birim alanda ve birim hayvan başına ürün miktarının artırılması son derece önemlidir. Tamda bu noktada merak edilen soru biyoteknoloji ile elde edilen bu artışın sürekli olup olmayacağı ve özellikle vücudumuzu alışık olmadığı bu yabancı genlere karşı birkaç generasyon sonra ne gibi bir serüvenin beklediği konularıdır.

            Ekolojik tarım 1972’li yıllarda özellikle AB ülkelerinin talepleri doğrultusunda tün dünyada hızla yaygınlaşmıştır. Günümüzde dünyada 130 ülkede ekolojik tarım yapılmaktadır. Ekolojik tarımda önemli bir seviyede bulunan birçok ülkede GDO’lu ürünlerin kullanımı yasaklanmıştır. Bu ülkelerin başında Avusturya, Hindistan, Almanya, Polanya, İspanya, Meksika, Bulgaristan ve Türkiye gibi ülkeler gelmektedir. AB 27 Ocak 1997 tarih ve 97/258 EEC kodlu talimatı ile tüm AB ülkelrinde GDO’lu ürünlerin pazara sunulmasını ve üretilmesini denetim altına almıştır. Bu bağlamda ekolojik tarımın yeni bir Pazar oluşturmak için ortaya atıldığı iddiası gerçekle alakası olmayan bir iddiadır. Çünkü tarımsal biyoteknolojide dünya ülkelerine önderlik eden ülkelerin başında gelen ABD ve Arjantin gibi ülkeler ekolojik tarımda da dünyada ilk 5. sırada yer almaktadır. Buda bu ülkelerin sadece biyoteknolojiyi savunduğu ve ekolojik tarıma karşı olduğu varsayımını yansıtmamaktadır. Zaten son dönemlerde bu tür gelişmiş ülkeler kendi ürettikleri bu teknolojik ürünlerin büyük bölümünü başka ülkelere ihraç etmektedir. Yine ABD de 0-2 yaş gurubu bebeklerin beslenmesinde ekolojik olmayan ürünlerin kullanımının yasaklanması biyoteknoloji ile ilgili olarak ortaya atılan kuşkuların daha da güçlenmesine sebep olmuştur. Aslında biyoteknoloji veya ekolojik tarımla ilgili tartışmaları bir kenara bırakırsak olaya birde ekonomik yönden bakmak gerekmektedir. Dünyada tarımsal biyoteknoloji pazarı 200 milyar dolarlık bir paya sahiptir. Bu pastada en çok payı ABD menşeli monsanto, dupont ve pioneer gibi firmalar almaktadır. Türkiye ise bu sektörde hiçbir paya sahip değildir. Yani pastadan 1 dolarlık bir pay bile alamamaktadır. Bu noktada zaten gelişmiş ülkeler bizim gibi ülkelerde teknoloji üretmesini değil, kendilerinin ürettiği bu teknolojik ürünlerin satın alınmasını talep etmektedirler. Bu nedenle de biyoteknolojinin bizim gibi ülkelerde en azılı savunucuları olurken kendi ülkelerinde ise hızla ekolojik tarım yöntemini uygulatmaktadırlar. Ekolojik tarımda da dünyada 40 milyar dolarlık bir pazar söz konusudur. Dünyada ekolojik tarım yılda ortalama olarak %10-40’lık bir büyümeye sahiptir. Tahminler 2012 yılında dünyada 100 milyar dolarlık bir pazar olacağıdır. Türkiye bu pazarda 150 milyon dolarlık bir paya sahiptir. Yine tarım bakanlığının tahminleri 2012 yılında ülkemizde ekolojik tarım ürünleri pazarının 1 milyar doları aşacağıdır. Aslında tamda bu noktada verilen rakamlar incelendiğinde hangi yöntemin ülkemiz menfaatlerine olduğu açıkça görülmektedir. Biryandan hiçbir paya sahip olmadığımız sadece uluslar arası şirketlerin ceplerini doldurduğumuz biyoteknolojimi yoksa şimdilik 150 milyon dolarlık bir pazara sahip ekolojik tarım mı ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır. Tartışmalar her ne olursa olsun dünya da şimdilik 40 milyar dolar harcayan insanlar ekolojik tarım ürünlerini talep etmektedir. Burada gereksiz tartışmaları bir yana bırakarak hangi yönde talep varsa o doğrultuda araştırmalar yapılmalı ve ülke menfaatleri neyi gerektiriyorsa onu sağlamak bence son derece önemli bir husustur.   

 

 

Arş. Gör. Ahmet KARTALKANAT

KSÜ Ziraat Fakültesi               

Ekleme Tarihi
02.02.2009
Ekleyen Kişi
Ahmet KARTALKANAT


Paylaş | |
 DİĞER YAZILARI