Çiftçi Defteri
    TÜRKİYENİN EN GÜVENİLİR
                GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK PORTALI

E-Posta
Şifre
Beni Hatırla    
Ş. Unuttum | Üye Ol
Bugün: 27 Nisan 2024 Cumartesi
Haberler Yazarlarımız Basından Makaleler Günlük Teknik Bilgiler Etkinlikler Foto Galeri Video Galeri
 Şuan Buradasınız: Ana Sayfa »  Yazarlarimiz » 
facebook
Twitter
 ANA SAYFA
 Gıda
 İçecek
 Tarla Bitkileri
 Sebzecilik
 Meyvecilik
 Hayvancılık
 Su Ürünleri
 Orman, Peyzaj
 Organik Tarım
 Çevre, Enerji
 Bilişim, Teknoloji
 Tarım Tedarik
 Ekonomi, Lojistik
 Tarımsal Desteklemeler

Gıda analizlerinde AB kriterleri göz önüne alınarak 22 bin 172 gıdada içerik denetimi yapılmıştır. Yapılan bu analizlerin %94,72'sinde analiz sonuçları mevzuaata uygun bulunmuştur.

Tarım Bakanlığının 2009 yılı gıda denetim proğramına ilişkin sonuçların yer aldığı raporu, Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü açıklandıktan sonra tüketicilerin hemen hemen hepsinde bir tedirginlik olduğu bilinmektedir.

 Daha önce birçok platformda gelecekte gıda güvenliği konusunun dahada önemli bir hale geleceğini belirten bilim adamları şimdilerde ise artık bir süre sonra tüm dünya ülkelerinin belkide gündemini meşgul edecek en önemli sorunun gıda güvenliği (food safety) olduğunu bildirmektedirler. Bakanlığın kısa bir süre önce açıkladığı 2009 yılı gıda denetim raporuna dönecek olursak, ( gerçi bakanlığın bebek mamalarıyla ilgili olarak yaptığı ikinci açıklama bu raporun ne kadar güvenilir olduğunuda tartışmaya açmıştır ama neyse...)  ortaya vahim bir sonuç çıkmaktadır.

 Gıda analizlerinde AB kriterleri göz önüne alınarak 22 bin 172 gıdada içerik denetimi yapılmıştır. Yapılan bu analizlerin %94,72'sinde analiz sonuçları mevzuaata uygun bulunmuştur. Bin 171 gıda örneğinde analiz sonuçları mevzuata uygun bulunmamıştır. Olumsuz bulunan gıda örneklerinin çoğunu kanatlı etleri, pekmez, bal, kuru meyveler, bitkisel yağlar ve şekerli mamüller oluşturmaktadır. Özellikle son dönemlerde önemli ihracat ürünlerinden olan kanatlı etlerinin denetimlerde sınıfta kalması oldukça düşündürücüdür. Düşününki bir alanda AB standartlarını yakaladık diye beyanlarda bulunacaksınız. Bunun üzerine gerçektende bir süre olumlu giden yetiştirme teknikleri ile bir çok ülke sizden talepte bulunacak, böylece ülkeye belirli bir katmadeğer yaratacaksınız, arkasından da denetimde en çok olumsuz numune tespit edilen gıda ürünü olma ünvanını alacaksınız doğrusu söylenecek birşey yok. Raporda 545 Tavuk , Hindi, Bıldırcın ve Devekuşu etinden 98 inde olumsuz sonuç tespit edilmiştir. Yani bu oran % 17,98, yediğimiz her 100 kg kanatlı etinin yaklaşık 18 kg ı tüketilmemesi gereken ürünlerden oluşmaktadır. 2009 verilerine göre Türkiyede yıllık kişi başı kanatlı eti tüketimimiz 17 kg civarında, yani herkes kim olursa olsun zengin fakir fark etmez, yediği 17 kg kanatlı etinin 3 kg ını insan tüketimine sunulmaması gereken sakıncalı etten yiyor. Her yıl 3 kg..... Bunu zaten konu uzmanı bazı kişiler dile getiriyordu ama şimdi bakanlık bu durumu tescillemiş oldu. 

Kanatlı etlerinde göz önüne serilen bu verilerden sonra son zamanlarda tartışılmaya başlanan mevcut üretim sisteminin bunda bir payı varmı sorusunu akıllara getirmiştir. Bilindiği üzere AB ülkeleri yoğun üretim metotlarıyla yetiştirilen kanatlı yetiştiriciliğini artık hızla sınırlandırmaktadır. Son dönemlerde AB de yaygınlaşan serbest dolaşım sistemi (free range) bunun en somut örneğidir. Hele AB nin 2011 den itibaren kafeste yumurta tavukçuluğu ve broiler yetiştiricilğini yasaklaması bu durumu dahada ciddi bir hale taşımaktadır. Bu konuda literatürde sınırlıda olsa çalışma olmasına rağmen bir çok uzman yoğun üretim sistemlerinin hayvanlarda bir çok strese neden olduğunu ve bu durumun kanatlı etlerinin kalitesinde ciddi problemlere yol açtığını savunmaktadır.

 Bu rapor ile özellikle kanatlı etlerine yönelik olarak AB ülkelerinde aynı analizlerin sonuçlarının karşılaştırılması gerektiği ve her iki ülkedeki yetiştirme sistemlerinin de detaylı irdelenmesi gerektiği gerçeğini ortaya koymuştur. Çinkü binlerce tavuğun tıka basa yetiştirldiği yoğun üretim yapılan Türkiyede olumsuz numune sayısı % 18 iken yoğun üretimin hemen hemen bittiği daha çok serbest ve organik sistemlerin benimsendiği AB de bu oran % 1 civarında. Yinede geçmişle kıyaslandığında her ne kadar yetersiz olsada bu tür gıda denetimlerinin yapılması oldukça önemli bir aşamadır. Ama belirttiğim gibi yetersizdir. Daha fazla denetim, üretim aşamalarını sorgulayan ve yeni konseptlere kapısını açan bir tarım politikası biz tüketiciler için daha doğru bir uygulama olacaktır.... 

 

Arş. Gör. Ahmet KARTALKANAT

KSÜ ZİRAAT FAKÜLTESİ

[email protected]  

Ekleme Tarihi
26.07.2010
Ekleyen Kişi
Ahmet KARTALKANAT


Paylaş | |
 DİĞER YAZILARI